Kurgu çok iyiydi; Bursaspor tarihi süreçteki macerasıyla işlenmişti. Ayrıntılara dikkat edilmiş, önemli figürler kutucuklar içinde verilmişti. Bu gibi kitaplarda tek yazarın olması biraz da o takımın o yazarın penceresinden, onun beğeni ve görüşlerinden yola çıkarak anlatılmasına neden olur. Bu bir dezavantaja dönüşebilir. Ancak burada yazar, akademisyen olmasının getirdiği bir tarzla mümkün olduğunca yansıtıcı görevi görmüş ve kendi fikirlerini dayatmak yerine mevcudu vermeye çalışmış.
‘Nasıl şampiyon olduk?’ sorusuna da doğru cevaplar verilmiş. Ertuğrul Sağlam faktörü etkili ama tek başına yeterli değil, camianın Bursaspor tarihinde ilk defa tribününden, yönetimine, yerel basınından, şehir idarecilerine kadar yekvücut, Hoca’nın arkasında durmalarının etkisi iyi anlatılmış. Öyle ki, bu gibi bir destek Piontek’e dahi verilmemiş şehirde.
Bursaspor’un bazen itici bazen de frenleyici gücü olan tribünleri, Teksas merkezde tutularak çok iyi anlatılmış. Zaten röportajlarda da tribün liderleri geçmişte hatalar yaptıklarını açıkça ifade ediyorlar. Nitekim özellikle Birinci Lig’de geçirdikleri o iki sezon tribün anlamında pek çok şeyin değişmesine sebep olmuş.
Güçlü bir şehir takımının bütün özelliklerini taşıyor Bursaspor. Hatta kitabı okurken aradaki şampiyonluğu çıkardığınızda sanki bir başka şehir takımının da hikâyesini okuyor gibi oluyorsunuz. Çünkü şehir dinamikleri, sorunlar, konular birbiriyle oldukça benzeşiyor.
Gözden kaçan ufak tefek bilgi ve imla yanlışlarının varlığı bu hacimde bir kitap için son derece olağan bir durum. Emeği geçen herkesi tebrik etmek gerekiyor.