Beşir ve İbn Haldun

Ferhat Özbadem
“Düş ile Gerçek Arasında Beşir ve İbn Haldun” romanında, kahramanımız Beşir, genç bir delikanlıdır. Düşlerinde tarihsel süreç içinde yolculuk yapmaktadır. İslam tarihinin örnek şahsiyetleri ile tanışmakta, bilimsel ve sanatsal gelişmelere şahitlik etmektedir. Çocukların ve gençlerin zihin dünyalarının İslam kültür ve medeniyetine uygun şekilde gelişmesi ve güzelleşmesine katkı sağlayacak olan romanımız, farklı olay örgüleri ile okuyucusunu bazen heyecanlandırmakta bazen de düşündürmektedir. Düş ile gerçek arasında gezinti yapan kahramanımız Beşir, İbn Haldun dönemine gitmekte, Timur, Uluğ Bey, Cemşid ve Sultan Muhammed ile tanışmakta ve birçok macera yaşamaktadır. Okuyucu, Beşir’in yaşadığı maceraları okurken hem soluk soluğa kalacak, hem meraklanacak hem de birçok yeni bilgiler edinecektir. Sade bir dil ve akıcı bir üslup ile kaleme alınan “Düş ile Gerçek Arasında Beşir ve İbn Haldun” adlı romanımız her yaş grubunun okuyabileceği ve düşünce ufkunu açacak bir romandır. Kahramanımız Beşir bazen düşünde yaşadıkları ile günümüz gelişmelerini karşılaştırmakta bazen de düşten uyanıp günümüze gelmekte ve düşünde yaşadıklarını günümüz gelişmeleri ile kıyaslamaktadır. Bu olay örgüsü, okuyucusuna yeni bir bakış açısı kazandıracaktır. Çocuklarımızın ve gençlerimizin kendi tarihlerini ve medeniyet köklerini tanımalarına katkı sağlayacak olan “Düş ile Gerçek Arasında Beşir ve İbn Haldun” romanımız kültür dünyamızda büyük bir boşluğu dolduracak bir eserdir. (Tanıtım Bülteninden)
Yazar:
Ferhat Özbadem
Ferhat Özbadem
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 112Basım Tarihi: Kasım 2017Yayınevi: Sude Yayınları
ISBN: 9786059508049Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
112 syf.
9/10 puan verdi
·
2 saatte okudu
Beşir adındaki bir gencin rüya yoluyla ,bir nevi yakaza haliyle Ibn Haldun'un döneminde yaşadığı zaman dilimini anlatıyor. Kitapta İbni Haldun'un Beşir'e anlatmış olduğu hikaye beni çok etkiledi. Hikayede iki dost var birbiriyle kavga ediyorlar ve biri diğerine tokat atıyor. Canı acıyan yani tokatı yiyen de kumun üzerine "Bugün en iyi arkadaşım beni tokatladı." diyerek yazıyor. Aradan zaman geçiyor bu iki arkadaş barışıyor sonra bir göl ile karşılaşıyorlar ve suya tokat yiyen girdiği zaman çamura saplanıyor ve diğer arkadaşı onu kurtarıyor bu sefer tokat yiyen bir taşın üzerine "Bugün en iyi arkadaşım benim hayatımı kurtardı." diyerek yazıyor. Arkadaşı da şaşırıyor ve soruyor neden canını acıttığımda kuma yazmıştın da şimdi taşa yazıyorsun diye. Arkadaşı da diyor ki "birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı onu silebilsin. İyilik yapıldığında ise taşa yazmalıyız ki onu hiçbir rüzgar silemesin." Demek ki dostluk böyle bir şey olmalı.. Bize yapılan hataları silinecek şekilde yazmalıyız, kuma olmasa bile aklımıza ve kalbimize. Çünkü kalıcı şekilde onun hesabını tutarsak,barıştığımızı düşündüğümüz halde bile o kalıcılık içimizde bir yer edinecek. Yazılmış bir kağıdı sildikten sonra sayfada kalan iz gibi. O yüzden insanlara karşı iyiliği kalıcı halde tutmamız gerekiyor. İyiliği kalıcı halde tutarsak kişiden gelen hataları da, nefis ve önyargı araya girmeden kalbimize karşı kolayca arabuluculuk yapabiliriz.
Beşir ve İbn Haldun
Beşir ve İbn HaldunFerhat Özbadem · Sude Yayınları · 201711 okunma
Reklam
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.