Çağatay Yaşmut'un okuduğum ilk kitabı. Başkomiser Galip karakterini ilk defa burada görüyoruz. Galip çoğu insanın, özellikle kadınların hoşlanacağı bir karakter değil. Yine de kitabı okumaktan alıkoyamıyor sizi. Sıradan bir cinayet romanı olmasına rağmen Çağatay Yaşmut'un farklı bir etkisi var. Beyoğlu Çıkmazı kitabından sonra devam kitaplarınında çoğunu okudum. Kesinlikle şans verilmesi gereken bir seri.
Kitapta polisiye adına pek bir varlık göremedim, Galip karakterini aykırı bir tip olarak göstermeye çalışmış yazar fakat bunu da aşırıya kaçırdığını düşünüyorum. Okuması sıkmasa da merak uyandırmadı diyebilirim.
Yalnızlık, korkunç bir duygudur. Kendimi onun pençesinden kurtarmak için sokakları arşınlıyorum, bıçaklanmış cesetlerin aralarında dans ediyorum ama bunlar bittiğinde yalnızlık bir ur gibi beynimde tekrar ortaya çıkıyor.
"Sevsem ne olacak Komiser? Bu dünyada sevmeye, sevilmeye, özgürce yaşamaya hakkın olduğunu mu zannediyorsun? Ama madem merak ettin, evet, sevmiştim. Hep, gerçekleşmeyecek bir umutla bekledim onu."