Acıyı bir süreliğine kandırabilirsin ama o ne yapıp edip seni yakalar. Biraz olsun rahatladiginda, gardını düşürdüğünde, başını siperden çıkardığında...
“Mutluluk eroin gibiydi. Bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız. Çünkü mutluluk bir tatminden fazlasıydı. Doğal değildi. Mutluluk insanı titreten istinai bir durumdu; biteceğini bildiğiniz saniyeler, dakikalar, günlerdi. Ve üzüntü bittikten sonra değil, daha o anda başlardı. Çünkü mutluluk hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, elinizde olanları elbet kaybedeceğinizi, yoksunluk sancıları çekip kaybettiklerinizin yasını tutacağınızı, acı çekme sınırınızın ne kadar geniş olduğunu bildiğiniz için kendinize lanet okuyacağınızı size korkunç bir şekilde öğretirdi.”
Acıyı bir süreliğine kandırabilirsin ama
o ne yapıp edip seni yakalar. Biraz olsun rahatladiginda, gardını düşürdüğünde, başını siperden çıkardığında...
Harry bir zamanlar mutluydu ama mutluluk eroin gibiydi: bir kez tadına baktınız mı, bir kez mutluluğun var olduğunu öğrendiniz mi bir daha asla mutluluğun olmadığı sıradan bir hayattan memnun olmazdınız. Çünkü mutluluk bir tatminden fazlasıydı. Doğal değildi. Mutluluk insana titreten istisnai bir durumdur; biteceğini bildiğiniz saniyeler, dakikalar, günlerdi. Ve üzüntü bittikten sonra değil, daha o anda başlardı. Çünkü mutluluk hiçbir şeyin aynı kalmayacağını, elinizde olanları elbet kaybedeceğinizi, yoksunluk sancıları çekip kaybettiklerimizin yasını tutacağınızı, acı çekme sınırınızın ne kadar geniş olduğunu bildiğiniz için kendinize lanet okuyacağınızı size korkunç bir şekilde öğretirdi.
RAND'in yaptiği bir araştırmaya göre Afganistan ve Irak'ta görev yapan Amerikan askerlerinin yüzde yirmisine, hatta neredeyse yüzde otuzuna TSSB teşhisi konulmuş. Aynısı Vietnam'da savaşan Amerikan askerleri için de geçerli. Oysa İkinci Dünya Savaşı'ndaki Müttefik askerlerinde bu oran yarı yarıya düşükmüş. Psikologlar bunu askerlerin Vietnam, Irak ve Afganistan'daki savaşları anlamamış olmasına bağlıyor. Hitler'e karşı neden savaşılması gerektiğini herkes biliyordu. Vietnam, Irak ve Afganistan'a giden askerler ise ülkelerine döndüklerinde törenlerle karşılanmadılar ve herkes onlara şüpheyle baktı. Askerler eylemlerine onları haklı çıkaracak mantıklı bir açıklama getiremedi. Bu yüzden İsrail adına savaşmak daha kolay. Orada TSSB oranı yüzde sekizlere düşüyor. Daha az vahşet olduğu için değil, askerler etrafı düşmanlarla çevrili küçük bir ülkeyi koruduklarına kendilerini inandırdıkları ve toplum tarafından daha fazla destek gördükleri için. Bu onlara öldürmek için basit ancak ahlaki açıdan haklı bir neden veriyor. Yaptıkları şeyi elzem ve anlamlı görüyorlar.
“Çocuğunu ilk kez gördüğün ve tamamen âciz olduğunu farkettiğin an yetişkin oluyorsun. Çünkü büyüyene kadar yetişkinlerin dünya kadar yardımına ihtiyacı olacağını biliyorsun.”