28 Ameliyatta Cerrahi Tarihi

Bıçak Altında

Arnold van de Laar

Quotes

See All
Beynimiz bu kadar hassasken önemsiz düşüncelerle onu yormayalım..
"Kaslar, oksijensiz altı saat dayanabilirler ancak beyin dört dakika bile dayanamaz."
Peki ya kalp yaraları?
"Ameliyatlar, yaralar, yumrular ve kırıklar için 'düzelme' den, hastalıklar içinse 'iyileşme' den söz ederiz. Cerrah düzeltir, doktor iyileştirir."
Reklam
'Limiti koyan zihindir. Zihin bir şeyi yapabileceğini kestirebildiği kadar başarılı olur. Yüzde 100 inandığın sürece her şeyi yapabilirisin.. 'Arnold Schwarzenegger
Cerrahi bir müdahaleyle bir başkasına yardımcı olmak isteyen insan, keskin aletin keşfinden bu yana çırpınan hasta sorunuyla karşı karşıya kalmıştır hep. Kesilmenin acısı bir yana, hasta çok geriliyordu ve daha da kötüsü, ameliyattan sağ kurtulamama korkusu hat safhadaydı. Bu nedenle cerrahın, elini çabuk tutması gerekiyordu; bu, hastaya en az süre acı çektirmekten ziyade hastanın asistanlar ve çevredekiler tarafından zapt edilememesinden dolayı cerraha fazla zaman kalmamasıyla ilgiliydi. Ne kadar çabuk olursa o kadar iyiydi. Londralı cerrah Liston ameliyatlarına, izleyicilere "Süre tutun, beyefendiler, süre tutun," çağrısında bulunarak başlardı. Zira hasta, onu masaya bastıran yardımcıların elinden işiniz bitmeden kurtulmayı başarırsa öngörülemez sonuçlar ortaya çıkabilirdi. Hasta kan kaybeder ve hastanın panikle debelenmesinden dolayı kanlar her tarafa fışkırırdı. Bundan dolayı talihsiz hasta daha da korkar ve onu zapt etmek daha da zorlaşırdı. Bu yüzden kıyafet zorunluluğu getirilmişti. Cerrahlar, yüz elli yıl öncesine kadar siyah önlük takarlardı. Böylece üzerlerindeki kanlar belli olmaz ve önlüklerin sürekli yıkanmasına gerek kalmazdı. Bazı cerrahlar, yere koysalar kandan katılaşan siyah önlüklerinin dik durabileceğiyle övünürlerdi.
Amputasyon :/
Kesinin, bacağın sağlıklı kısmından, gülle yarasının oldukça üstünden yapılması gerekiyordu. Ancak kemiğin, bacak ucunun kas ve deriyle iyice kapatılabilmesi için, daha da yukarıdan kesilmesi gerekiyordu. Bu müdahale için kasların bir el genişliği uzunluğunda kemikten kazınması gerekiyordu. Bu, tüyler ürperten bir terimle raspatuvar denen bir çeşit cerrah törpüsüyle yapılıyordu. Dört, beş kuvvetli sıyırışla kemik zarının üzeri kazınıyordu, tıpkı bir rendeyle bir tahtayı törpüler gibi. Bu, dört beş acı çığlığa daha neden oluyordu, tabii hasta bu arada sesini kaybetmemişse. Sonra cerrah testereyi eline alıyordu. Keskin, sağlam bir testereyle en fazla on kerede üst bacağı kesebiliyordunuz. Testere dişlerinin sarsıntıları, hastanın "iliğine kadar işliyordu". Kemik talaşı, kan, kusmuk, idrar ve ter; ortalık tam bir pisliğe dönüşürdü. Sonra birden, pat diye bacağınız masaya düşerdi. Bir bacak, oldukça ağırdır. Sandığınızdan daha da ağırdır. Ondan kurtulduğunuzda ise şaşırtıcı bir şekilde daha hafifti muhtemelen.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.