İki türlü hakikat vardır: Birisi olguların hakikati ki, fiziki doğrulama onu verir. ikincisi de mantıki hakikat ki ona da önermelerin hakikati deriz. Bunlar birbirinden ayrıdırlar.
Mantıki doğrulamalar aracı ile kurduğumuz bir şemayı fiziki doğrulamaların kadrosu diye kullanırız ve fi ziki doğrulamayı da onun içine yerleştiririz .
Dilin bir sentaksı olduğu gibi, mantık da bilimin sentaksıdır; ve aslında birtakım ilişkileri gösterir. Fakat onlara varlıktan çıkarılmış değişmez şeyler diyemeyiz.
Duyuın komplekslerinden ibarettir ve onlardan hayatın mahiyeti şudur veya budur diye bir hüküm çıkaramayız. Böyle bir hüküm obje hakkında kesin ve mutlak bilginin imkanına, yani ontolojik görüşün kabul edilmesine bağlıdır.
Biz belirlenmemiş bir gerçek karşısındayız. Bu gerçeğin ne başını ne de sonunu biliyoruz. O çok şekilli ve belirsiz indefınidir. Eylemimiz (aksiyon) ve başarı ihtiyacımız bu gerçeğe nüfuz için işlemektedir. Eylemimiz ihtiyacına göre gerçe ğin kumaşından bir parça kesiyoruz ve yalnız bu belirlenmemiş ger çekten ihtiyacımıza uygun olan o parçayı alıyoruz. Bu kumaşı kesişte hakim olan eylemimizdir. Eylem bizi başarıya götürdüğü nispette ona inanıyoruz. Çünkü o bizim başarı ihtiyacımızı tatmin ediyor, inandığı mız şeyler bizi başarıya götüren ve tatmin eden değerlerdir.