“Benzer bir çelişkiye son dönemin en çok okunan yazarlarından olan Yuah Noah Harari’nin Sapiens adlı eserinde de rastlanabilir. Harari, bu eserinde insan hakları, özgürlük, eşitlik gibi kavramların bizim yarattığımız mitler olduğunu iddia eder. Ancak hemen sonra Hindu toplumundaki eşitsizliklere dair eleştirel bir yaklaşımda bulunur ve “insanlık onuruna aykırı koşullar” dan yakınır. Bu yazarlar, mantıklarıyla ulaştıkları sonuca (yani Tanrı yoksa ahlaki öğretilerimizin birer illüzyondan ibaret olduğuna) sezgisel olarak direnmektedirler. Muhtemelen etik kuralların olmadığı bir dünyada yaşama fikri onları bilimin rehberliği konusunda tutarsız davranmaya itmektedir.
Doğa bilimleri, Beethoven'in Serdar Ortaç'tan daha iyi bir bestekâr olduğunu ispatlayamaz, şu an rüyada olmadığımızı kanıtlayamaz, insanları gaz odalarında yakmamak gerektiğini öğretemez, hayatımızı neye adamamız gerektiğini belirleyemez.
Şurası açıktır ki, bilim, yeni-ateistlere göre dine karşı istismar edilecek bir hazinedir; ateizmle çelişmesi durumundaysa kolaylıkla gözden çıkartabilmektedir.
Yeni-ateistlerin öne çıkan bir diğer özellikleri de üsluplarıdır. Oxford Üniversitesi'nde matematik profesörü olan John Lennox'un dikkat çektiği gibi, yeni-ateistler " gürültücü ve kavgacı" dırlar.
Bilişsel yetilerimizin güvenilir olduğunu ispatlamak için, bilime atıfta bulunamayız, çünkü bilim de varlığını, bilişsel yetilerimize güvenebileceğimiz kabulüne borçludur.