Batı akademilerinde uzun yıllardan bu yana süregelen ve bilimsel bilgi ile bunun karşıtında konumlandırılan "bilgi" biçimlerinin mücadelesinin bir tarihini sunmak ve bunları bağlamları içinde ilişkilendirmek gibi zahmetli bir girişimin altından kalkmak, Türkiye koşullarında bir hizmettir. Elbette uzun uzun ve tekrarlı alıntılarla okuyucunun da biraz bu zahmete sokulması anlaşılır ise de, bu hacimdeki bir "tarihin" yansımalarını kendi memleketimiz bağlamında okumak da bize düşüyor.
Sırf bir bilim felsefesi tarihi değil, aynı zamanda bilim ve bilimsel bilgi sosyolojisinin imkanları ile Sokal vakasının bir "vaka analizi" kitabın içeriğinde yer etmiş. Alana meraklı okuyucuların başlangıç listelerine eklemeleri gereken bir inceleme olduğu kanaatindeyim.