Bilim Tarihi Sohbetleri

Fuat Sezgin
Bir harf söyle, adını bilcem..hadi kankitom
Boş şeylerle uğraşıyoruz. Zamanın Allah'ın bize verdiği büyük bir nimet olduğunu unutuyoruz.
208 syf.
·
Puan vermedi
·
1 saatte okudu
Fuat Sezgin hoca ile söyleşi şeklinde yazılan bu eserde hocanın hayat hikayesinden çektiği sıkıntıları okuyacaksınız. 27 dil bilen ve günde 17 saat çalışarak hayatını İslam bilimler tarihine adayan hoca İslam âlimlerinin yaptığı icatları Avrupa nin nasıl çaldığını ortaya çıkarıyor.
Bilim Tarihi Sohbetleri
Bilim Tarihi SohbetleriFuat Sezgin · Timaş Yayınları · 20183,335 okunma
Reklam
..bizde umumiyetle İslam' ı din olarak bu geri kalmadan mesul tutarlar. Bunun tamamıyla tarihi bir hakikat olmadığını söylemeyi bir vazife telakki ediyorum. Buna inanıyorum.
Sayfa 28 - Timaş
Yahudi Arabist var: Franz Rosenthal. 3 sene önce öldü, benim de dostumdu, 1980 yılında yazdığı kitapta diyor ki: "Eğer İslam dini, bilimi sadece bilim olarak, bilim aşkı olarak himaye etmemiş olsaydı ve sadece onun faydacı tarafı bakımından bilimleri tutmuş olsaydı bilimler bu kadar süratli ve bu kadar geniş şekilde gerçekleşmezdi.
Sayfa 28 - Timaş
Benim bütün yaradılışımı "insanlığın müşterek mirası" fikri kaplamış vaziyette.
Sayfa 23 - Timaş
Vakfa yardım sağlamak için Devlet Bakanı Mehmet Özgüneş'e gittik. İlk hükümet darbesini yapanlardan biri de o idi. Kendisini bir ara tanımıştım. Ona şunu söyledim: "Siz askeri darbe yaptığınız andan itibaren daima sizin yanlış yaptığınıza inandım ve size muhaliftim. Siz her şeyi yanlış yaptınız, ama bir şeyi doğru yaptınız ... Bu da beni memleketten çıkarmış olmanızdır" dedim, kıpkırmızı oldu.
Sayfa 19 - Timaş[anonim]
Reklam
"Eğer alimleri yöneticilerin kapısında görürseniz; o alimler ne kötü alimdir, o yöneticiler ne kötü yöneticidir. Eğer yöneticileri alimlerin kapısında görürseniz o yöneticiler ne güzel yöneticidir, o alimler de ne güzel alimdir!"
Sayfa 11 - Timaş[anonim]
Fuat Sezgin
Zamana hassasiyeti bir başka takdir konusu; "Hayatımda üç randevuma yetişemediğimin sıkıntısını hala çekerirrı" diyebilen kaç kişi var aramızda!
Sayfa 10 - Timaş
Kitap fuarı gezmek kadar güzel bir şey yok
Fuar açıldığı zaman her gün standarı dolaşmaktan büyük bir zevk alırdım. Özellikle eski olarak tarif edebileeeğim kitapları şöyle bir karıştırmak, piyasada fazlaca bulunmayan ender kitapları bulmak müthiş keyif verirdi.
Sayfa 7 - Timaş
Reklam
J.W. von Goethe islam dillerini öğrenmeyi öğütlüyor Johann Wolfgang von Goethe (1749-1832) tanıdığı Arap-İslâm kaynaklarına karşı duyduğu hayranlığı şöyle dile getiriyordu: «Bu harikulade akılların meyvelerinden nasibimizi almak istiyorsak, kendimizi doğuya kavuşturalım, onun kendisi bize gelemeyeceğine göre. Tercümeler bizi sürüklemek, bize kılavuzluk etmek açısından baha biçilmez değerde olabilirler, ama... bu kitaplardaki dil, dil olarak, ilk rolu oynuyor. Bu hazinelerin kaynaklarını aracısız tanımayı kim istemez ki!» Tanıyabiliyorsa bir kimse kendini Ve başkalarını, görecektir burda da Doğu ve Batı'nın Birbirinden ayrılamaz olduğunu. J.W. von Goethe (Doğu Batı Divanı)
Sayfa 176Kitabı okudu
İslam kültür dünyasının 800 yıl kadar süren kreatif katkısını tanımayan veya tanımamazlıktan gelen yapmacık "Rönesans" tasarımının, tarihsel gerçeğe tamamen aykırı olduğu düşüncesi- ni J.G. Herder (1744-1803), J.W. Goethe (1749-1832) ve Alexander von Humboldt (1769-1859) gibi büyük hümanistlerin savundukları sırada, Müslümanların daima minnettarlıkla anacakları bir grup oryantalist Arapça doğal bilimlerin etütleriyle ortaya çıktılar.
Sayfa 175Kitabı okudu
<Biz öncellerimizden daha geç bir çağda yaşıyorsak ve günlerimiz onlarınkinden daha yakına düşüyorsa da, yazmak istediğimizde ve amacımızda onlardan geri kalmayacağımızı umuyoruz. Eğer onlar öncel olmak şansına sahiptilerse bizim de onlarca döşenen yolda ilerleme avantajımız var. Böylece biz onların bilgilerine ula- şıyor, düşüncelerine kavuşuyoruz. Ardılın kitabından, daha güzel yazılmış ve daha ince işlenmiş olması beklenebilir, zira o daha çok tecrübe birikimine, daha iyi araştırma, yanlışlıklardan daha çok kaçınma imkânına sahiptir. Ancak böylece bilimler gelişmiş, sınırsız olmuştur. Daha sonraki, öncekinin bulmadığını bulur. Bu gelişme sınırsız olarak devam eder. Allah Her bilenden daha üstün bir bilen vardır diyor. Eskileri, öncellerin kitaplarını büyük görme, geçmişi övme ve sonrakini küçümseme, bunların kitapları daha çok faydalı, daha çok verimli olsalar da, insanların yaratılışlarında vardır.» (el-Mes'ûdî, Tanbih, S. 76)
Sayfa 172Kitabı okudu
Turan: Müslümanların ilerlemesinin nedenlerini 12 başlıkta topluyorsunuz. Maddelerden birinde; "Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay ve hızlı yazılmasına imkân tanıyordu ve böylelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı bulabildi" diyorsunuz... Sezgin: Evet... Bunu merhum hocamdan, Hellmut Ritter'den nakledeceğim size. Bana açıklayan ilk insan hocamdı. O Arap yazısını seven ve ona âşık olan bir insandı. Bir gün... Sene galiba 1944'tü. Hocam bana dedi ki: "Arap yazısında 3 vites vardır. Bunu herkes bilmez... Yazıyorsunuz, ama noktasız yazıyorsunuz. Bu çok hızlı yazmanıza vesile oluyor. Ama okumada da tam tersi. Bu âlimler vitesidir diyor. Kütüphanelerdeki kitapların bir kısmı böyle. Onları ancak âlimler okuyabilir. 2. viteste ise; noktalı ama harekesiz yazarsınız. Okuma da yazma da 2. vitestir. Bu umumiyetle halk için geçerli bir vitestir. 3.sünde ise; noktalı ve harekeli yazarsınız. Okurken hata varsa çok kolay fark edersiniz. Fakat yazmak da zaman alır.
Sayfa 121Kitabı okudu
30-40 sene evvel bir kitapta okumuştum. İslam'ın yetmişinci senelerinde bir hoca talebelerine okuma, yazma ve başka dersler öğretirken, öğrencilerin olduğu salon o kadar büyükmüş ki, katır ve eşeğin sırtında dolaşarak onlarla ilgilenebiliyormuş. Hicri 1. yüzyılın sonlarına doğru İslam dünyasında okuma yazma bilenlerin sayısı bütün dünyadaki
Sayfa 120Kitabı okudu
Resim