Bilim ve Teknik Sayı: 545

Bilim ve Teknik Dergisi

Bilim ve Teknik Sayı: 545 Sözleri ve Alıntıları

Bilim ve Teknik Sayı: 545 sözleri ve alıntılarını, Bilim ve Teknik Sayı: 545 kitap alıntılarını, Bilim ve Teknik Sayı: 545 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Otizm Farkındalığı
Ben otizmi olan bir bireyim. Otizm karakterimin yalnızca bir parçası, bir insan olarak beni tek başına tanımlayacak bir kavram değil. Benim algılarımda düzensizlikler var. Sizin günlük hayatta farkına bile varamayacağınız sıradan görüntüler, hareketler, ışıklar, sesler, kokular, tatlar ve dokunuşlar beni çok rahatsız edebilir.
Öğrenme Güçlüğü (Disleksi-Disgrafi-Diskalkuli)
Latince bozuk anlamına gelen “dys” ve dil anlamına gelen “leksi” kelimelerinden oluşan disleksi “dil yokluğu” demektir. Herhangi bir zekâ sorunu ya da beyin hastalığı olmayan bir kişinin okuma yeteneğini tam olarak kazanamaması ve buna bağlı olarak öğrenme güçlüğü çekmesine disleksi denir. Konuyla ilgili ilk yazılarda, 19. yüzyıl ortalarında
Reklam
25 Yıllık Teknoloji Mahrumiyetinin Ardından
Birçoğumuz için evde internetin kesilmesi, suların kesilmesinden daha can sıkıcı bir durum. Peki ya 1987’de hapse girseydiniz, 25 yıl boyunca elektronik daktiloya bile elinizi süremeseydiniz ve 2012 yılında kendinizi tamamen değişen bir dünyanın tam ortasında bulsaydınız? Michael Santos işte öyle biri. Commodore 64’te teybe kafa ayarı yaptığımız, 200 Baud modem bulanın öpüp başına koyduğu yıllarda hapse girip fiber optik bağlantıların, akıllı telefonların, 1 milyar kişinin bağlanıp birbiriyle sohbet ettiği sosyal ağların, üç boyutlu modellenmiş film yıldızlarının olduğu bir dünyaya düşmüş. Sanki zaman makinesinden çıkmış gibi. Mashable’de yazdığı yazıda yeniden uyum sürecini uzun uzun anlatıyor. Okumak için mashable. com/2013/03/14/michael-santos-prison-online adresini ziyaret edebilirsiniz. Tabii herkes uyum sağlama konusunda bu kadar başarılı değil. 80’lerde adam bıçaklamaktan hapse girip 26 yıl içerde kalan Randall Le Church, 2011 yılında tahliye olduktan sonra dünyanın bu yeni haline uyum sağlayamayınca gidip bir evi yakarak yeniden hapse dönmeyi tercih etmişti (bit.ly/prisonoftech). O da ilginç bir vaka.
Yılda 23 Gün Başımızı Öne Eğip Geziyormuşuz
Akıllı cihazlarla kuşatıldığımız çağdaş yaşamda, özellikle de trafiğin yoğun olduğu ve yaşamın hızlı aktığı büyük şehirlerde kafasını önüne eğerek önündeki telefonla bir şeyler yapan kişilere sıkça rastlıyorsunuzdur. İşte İngiltere’de cep telefonlarını sigortalayan Mobile Insurance adlı şirket, 18 yaşın üzerindeki 2314 telefon kullanıcısı arasında bir anket yapmış ve günde ne kadar süre telefona baktıklarını sormuş. Mesajlaşmak, internette dolaşmak, sosyal ağları kontrol etmek, oyun oynamak ya da her neyse; hepsi dâhil. Anket yapılan grupta kullanıcılar günde ortalama 90 dakika telefon ekranına baktıklarını söylemiş. Günde 90 dakika, 1,5 saat ediyor. Bunu yıla vurduğunuzda da 23 gün. Yani şu araştırmada ortaya çıkan doğruysa, yılda 365 günün 23 gününü küçük bir ekrana bakarak geçiriyoruz. İnsanın ömründen ne kadar gidiyor diye hesapladığınızda da yaklaşık 4 yıl ediyor. Tabii ki yapılan anketin bilimsel açıdan doğruluğu tartışılır. Yine de gün içinde mobil cihazlara ayırdığımız zamanın birleştirilince nasıl bir anda büyüyüverdiğini hatırlatan güzel bir örnek olmuş. Detayları bit.ly/mobile90min adresinde bulabilirsiniz.
Ortaçağ İslam Âlimlerine Göre Nevruz
Günlerin 21 Aralık’tan itibaren uzamaya başlayıp gece ve gündüzün eşitlendiği 21 Mart’a verilen isimdir Nevruz. Kış boyunca dinlenen doğanın yavaş yavaş uyanıp bahar kıvamına girdiğinin müjdecisi olan Nevruz, değişik isimler altında da olsa tarım ve hayvancılıkla geçinen tüm kadim halkların toprağa bağlı hayatlarında büyük önem taşımıştır. Farsça “nev” (yeni) ve “rûz” (gün) kelimelerinin bir araya gelmesinden oluşan Nevruz, etimolojik izlerinden de anlaşılacağı üzere Fars/İran kaynaklı bir bayramdır.
Özellikle Güney Kore’de, çocukluklarını yaşamama pahasına olsa da, çocukların zamanlarının büyük bir kısmını ders çalışmakla geçirdiği biliniyor. Ebeveynler, eğitimde avantajlı olmaları için çocuklarına özel öğretmenler tutup gece geç saatlere kadar çalışmalarını sağlıyor. Güney Kore’de bu tür uygulamaların günde on dört saat gibi anormal bir seviyeye ulaşması hükümetin gece saat 10’dan sonra çocukların ders çalışmasını resmen yasaklamasına neden olmuş. Hükümet kurala uyulmasını sağlamak için denetçiler tutmuş. Her ne kadar aşırı olsa da, bu tür uygulamaların Uzak Doğulu çocuklara avantaj sağladığı bilimsel çalışmalarla da tespit edilmiş bir gerçek. Örneğin bir çalışmada Çinli anaokulu öğrencilerinin zihinsel kontrol geliştirmede, aynı yaştaki Amerikalı öğrencilerden altı ay ilerde olduğu gözlenmiş. Bir başka çalışmada ise 3 yaşındaki Koreli çocukların kendilerinden yaklaşık bir buçuk yaş daha büyük İngiliz çocuklarla aynı düzeyde zihinsel kontrole sahip olduğu belirlenmiş.
Sayfa 29
Reklam
Otokontrolü zayıf olanlar, sağlık problemleri en fazla olanlardı. Kendilerini kontrol edebilenler ise çok daha sağlıklıydı.
Sayfa 28