Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bilimsel Devrimlerin Yapısı

Thomas S. Kuhn

Bilimsel Devrimlerin Yapısı Sözleri ve Alıntıları

Bilimsel Devrimlerin Yapısı sözleri ve alıntılarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı kitap alıntılarını, Bilimsel Devrimlerin Yapısı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Benim kaygılarım
Bilimsel kaygıları­mızla bilimdışı kaygılarımız temelde ayrılamazlar.
İnancımı kaybettim
Bilim adamı, inancını kaybetmeye ve yeni almaşıklan incelemeye başlasa da, kendisini bunalıma getiren paradigmayı hiç bir zaman terk etmez.
Reklam
Daha önce belirttiğimiz gibi pozitivizm, özne ile nesne arasındaki ilişkilerin sorunsallığından kurtulmak, özellikle de bu sorunsala geleneksel olarak verilmiş ve ‘metafizik’ bulduğu çözümlerden kaçınmak için (Rasyonalizm, radikal ampirizm gibi), öznelliği ortadan kaldırmak nesnel düşünce içeriklerinin var olabileceğini öne sürmüştür. Özne ile nesnenin etkileşiminden doğan fakat giderek bu etkileşimden bağımsızlaşan, hatta bu etkileşime yön veren nesnel bu bilgi içeriği, bilgi ortamı gelişmektedir, (32) ki biz buna topluca çağdaş bilimsel bilgi ya da çağdaş uygarlık diyoruz. Nesnel bilgi içeriklerinin insanı yabancılaştırıcı etkilerini unutmamak koşuluyla, pozitivizmle belki buraya kadar anlaşmak mümkündür. Ancak, önemli olan bu bilgi ortamının nasıl bu ortam olduğudur. Pozitivizme göre bu ortam tamamıyla özerktir ve epistemoloji bu bilgi ortamını çözümlemek için kullanılan bu ‘üst’ düzey (meta) söylemse, doğrudan doğruya bilgi içerikleriyle uğraşmalı, bilgi içerilderini ortaya atan öznelerin düşünce veya inançlanyla ilgilenmemelidir. Epistemoloji de nesnel olmalıdır. Bu önermeyi epistemolojinin sosyal olmaması şeklinde anlayabiliriz. (32) Popper bu ortama, nesnel durumların ve öznel tavırların koşullarından bağımsız olarak "üçüncü dünya” adını vermiştir. Bu görüşünü ileri sürdüğü makale de gayet uygun olarak “Bilen bir özne olmadan epistemoloji" başlığını taşımaktadır. Bkz. Nesnel Bilgi kitabı, s. 106
Bilimsel bilgi de tıpkı dil gibi, özünde ya bir topluluğun ortak malıdır, yahut da bir hiçtir.
Sayfa 186Kitabı okudu
Bütün bu kuşku ve güçlüklerin sonucu olarak bilimin tarihini yazma yönteminde (historiyografisinde) bir devrim meydana gelmiştir.
Bilimsel bilgi de tıpkı dil gibi, özünde ya bir topluluğun ortak malıdır, yahut da bir "Hiç"tir. Bunu anlamak için, bu bilgiyi yaratan ve kullanan çevrelerin kendilerine has özelliklerini öğrenmek zorundayız.
Reklam
Olağan bilim, yani, çoğu bilim adamının kaçınılmaz olarak hemen tüm zamanını içinde harcadığı etkinlik, bilim topluluğunun dünyanın gerçekte nasıl olduğunu bildiği varsayımı üzerine kurulu bir tanımdır.
BİLİM DEVRİMİ
Bilimsel devrimlerin en açık seçik örnekleri, bilimsel gelişmenin ünlü aşamaları arasında daha önceden de çoğu kez 'devrim' olarak nitelendirilmiş olanlarıdır.
Bize diyor
tarihçi için, doğrulamanın olgu ile kuram arasındaki uyuşmayı kurmak olduğunu öne sürmenin pek bir anlamı yoktur. Tarihsel açıdan önemli olan bütün kuramlar olgularla zaten her zaman uyuşmuşlardır, ama sa­dece yaklaşık olarak.
Sayfa 171Kitabı okudu
Dünya uygarlığı bir savaşla yok olup geriye kütüphanelerde saklanan nesnel bilgi içeriği kalırsa, uygarlığı yeniden kurmak mümkündür. Halbuki bu nesnel bilgi içeriği, yani kütüphaneler yok olup yalnızca öznelerin öğrenme yeteneği kalsa, çağdaş uygarlığı inşa etmek hemen hemen imkansızdır.
Sayfa 46 - Popper
Reklam
Burası çok önemli
Siyasi devrimleri başlatan etken, varolan kurumların, bir ölçüde zaten kendi eserleri olan ortamın sorunları karşısında giderek yetersiz kaldıklarının artan ölçüde hissedilir hâle gelmesidir ve bu çoğunlukla siyasanın bir kesimine kısıtlı kalan bir bilinçtir. Bilimsel devrimler de, buna çok benzer bir şekilde, yani eldeki paradigmanın araştırmayı zaten kendisinin odaklamış olduğu bir doğa parçasını incelemek için gerekli işlevi artık yapamadığının artan ölçüde hissedilmesiyle başlar ve bu teşhis, gene bilimsel camianın belli bir kesimine sınırlı kalır. Gerek siyasi gerek bilimsel gelişmede devrimin önkoşulu, düzenin bunalıma varan ölçüde işlerliğini yitirdiğini haber veren belirtilerin algılanmasıdır.
Yeni Paradigmalar
Maxwell'in denklemleri, etkiledikleri çok daha dar meslek çevresi için, Einstein'ınkiler kadar devrimciydi ve aynı derecede direnmeyle karşılaşmıştı. Ortaya atılmakta olan diğer yeni kuramlar da, uzmanlık alanını rahatsız ettikleri yetkili bilim adamlarından düzenli şekilde ve kendi açılarından haklı olarak aynı tepkiyi görmektedir. Yeni bir kuram bu insanlar için o zamana kadar olağan bilim uygulamasını düzenlemiş olan kuralların değişmesi anlamına gelir. Bu nedenle yeni bir kuram, uygulama alanı ne denli özel olursa olsun, çok ender olarak hatta hiçbir zaman hazırda bilinenlere basit bir ilave olmakla kalmaz. Benimsenmesi önceki kuramların yeniden kurulmasını ve önceki olguların da yeniden değerlendirilmesini gerektirir, ki bu da tek bir kişi tarafından ve bir çırpıda gerçekleştirildiği pek az görülen, özde devrimci bir süreçtir. Halbuki tarihçilerin söz dağarcığı, devrimi tek başına bir olay gibi göstermeye daha yatkındır.
Bilim felsefecilerinin de tekrar gösterdikleri gibi, hazırda duran bir veri birikimi üzerinde birden fazla kuramsal yapı inşa etmek mümkündür.
Bilim çabası
insanlar hem olgu hem de kuram düzeyinde çalışıyorlardı. Çabalan yalnızca yeni bilgi üretmekle kal­mıyor, temel aldıkları yaklaşımın süregelmiş bir çok belirsizliğini de yok etmek su­retiyle ortaya daha kesin bir paradigma çıkartmış oluyordu.
"Her tür sınama, bir hipotez üzerine yapılan her doğrulama ya da çürütme, daha başlangıçtan bir sistem içinde yer alır. Ve bu sistem bütün kanıtlamalarımız için kul­ landığımız, aşağı yukarı keyfi ve kuşku götürür bir hareket noktası değildir. Hayır, sistem kanıtlama dediğimiz şeyin özüne aittir. Bir hareket noktasından çok, kanıtla­ malara can veren unsurdur sistem."
254 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.