Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat

Stefan Zweig
"Bir Kadının Hisleri Her Şeyi, Kelimelere Ve Bilince İhtiyaç Duymaksızın Bilir" Stefan Zweig'ın 1920'li yıllarda kaleme aldığı "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ve "Bir Kadının Hayatından 24 Saat" adlı öyküler okuru insan ruhunun dehlizlerine doğru bir yolculuğa çıkarıyor: Ruhta iz bırakan anlar, insanın yazgısını değiştiren karşılaşmalar, yenilgiler ve hayal kırıklıkları insanın varlığını esir alan tutkunun farklı veçheleri ekseninde öyküleniyor. Zweig'ın öyküleri insan psikolojisine dair derinlikli gözlem gücünü her satırda bir kez daha hissettiriyor.
128 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1922
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

128 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı bitirdikten sonraki yoğun, yumuşak hislerim ancak sakinledi ve incelemeye ancak hazır hissettim. Kitap, normalde ayrı ayrı basımı yapılan "Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu" ve "Bir Kadının Hayatından 24 Saat" kitaplarının bir kitapta toplanmış versiyonu. İkisinin bir kitapta olması bana daha pratik geldi. Ancak ayrı ayrı da olsa ikisinin de okunması gerektiğini düşünüyorum. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'nda, yaratılanın yaratıcısını sevdiği gibi bir âşka tanık olacaksınız. Tanrıyı sever gibi öyle sonsuz, öyle karşılıksız, öyle saf seviyor ki kadın... İçimde oluşan boşluk hissinin önüne geçemedim, sebebini okuyunca siz de anlayacaksınız, belki de aynı duyguları paylaşacağız..:) Bir Kadının Hayatından 24 Saat ise, tutkunun yazıya dökülmüş hali. Tutkunun ne olduğunu bilmeyen insanlar için abartı olabilir, fakat onu yok sayamaz... Aşkta tutku bu kadının yaşadığı gibi bir bıçak yarası gibi, hem de iz bırakanından. Kitap mükemmeldi, kitabın her anlamdaki kalitesi beni Zweig âşığı yapmış olabilir...
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
Her insanın puzzle’ında eksik ve kaybolmuş bir parça vardır.
• • • İki öykünün en büyük ve en iyi ortak paydası; öykülerin karşı cinsten aktarılıyor olması. Çünkü bireyler henüz, karşı cinslerin duygularını tam anlamıyla çözememişken; yazarımız Zweig karşı cinsin ruhuna seyahat etmiş. Onların hislerin öteye gidip acılarına ortak olmuş. Kimi yerde gereksiz anlatımlarla okuyucuyu boğsa da, çoğu yerde
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
Okuduğum ilk Stefan Zweig kitabı olan bilinmeyen bir kadının mektubu ve bir kadının hayatından 24 saat 'e tek kelimeyle bayıldım. Nihayetinde bir kadının hislerini bu kadar iyi anlayabilen ve bunu tereddütsüz kelimelere döken bir erkek 1942' de intihar etmiş de olsa insan keşke seni tanısaydım demekten kendini alamıyor. Öncelikle kitabı can
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 günde okudu
Yer yuzundeki hic bir sey bir insanin caresizliyini,kendisinden boyle tamamen vazgectiyini,canli bir olu haline geldiyini bu haraketsizlik kadar sarsici bi sekilde ifade edemez.bu kitab tamda bunu anlatiyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
4/10 puan verdi
·
21 günde okudu
Stefan Zweigın iki kitabı da sürekli önüme çıktığı için illa okumak istemiştim. Şansıma bir kitap halinde birleştirilmiş şekilde buldum. Normalde insan psikolojisine dair kitapları çokca severim ama bu iki kitap hakkında aynı yorumda bulunamicam. Belki de düşünce tarzıma çok ters içerikleri olduğu içindir. Aslında iki kitabın özeti teslimiyet, tutku, ve birnevi bilerek gidilen yanlış yollar. Altını çizdiğim cümleler illa oldu ama bana göre okunması gereken kitaplar değildir ve oturup tekrar tekrar okuyacağım kitapda asla olmayacak. O yüzden okunmasını tavsiye etmiyorum.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Okuduklarımdan ve yaşamımdan varıyorum ki.. aşk dediğimiz şey kadında ve erkekte aynı tezahür etmiyor. Ama insanlık tarihinden beri tek gerçek olarak devam ediyor.. peki bu gerçek gerçeklik midir?.. işte burada bu durum değişiyor. Kitaplarda ki olaylara kendi yaşamıma 3. Göz olarak baktığımda aşk dediğimiz şey hayatımızda yokluğunu çektiğimiz yaşamımızda bastırılmış eksik bırakılmış ne varsa hepsinin tüm duyularımızla ortaya çıkmasıdır.. tıpkı cinnet geçiren bir insanın zihin bulanıklığı ve ne yaptığını bilmediği belki de hatırlamadığı o hali ile eş değer. Bir çeşit sinir ve duygu boşalımından ibaret. Nasıl ki cinnet halinde herşeyi yapacak kudrete sahip gibi oluyorsak aşıkken de insan aynı bu şekilde hareket ediyor ona karşı koyabilecek hiçbir güç yok gibi.. nasıl ki insan bir anda kıvılcımla cinnetin sularındaysa aşkta da insan bir anda bir kıvılcımla o sularda oluyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
Stefan Zweig tarafından kaleme alınan fazlaca duygu dolu bir kitap... "Sana beni hiç tanımamış olan sana" diye başlayan mektup. Çocuk denecek yaşta fazlaca duygu yoğunluğu yaşayan genç bir kadının masumca, çıkarsızca hissettiği sevgi. Öyle ki, yazarın okuduğu kitaplara, taktığı kravatına ,eve geliş gidiş saatine, vazoda ki çiçeğine kadar her şeyini ezberlemesi... Sevdiği adamın nasıl bir yaşam tarzı olduğunu bildiği halde ısrarla ve bıkmadan kalbine yenik düşen bir sevgi... Her zaman fark edilmek isteyerek uzaktan sevdiği adama adeta " gör beni " dercesine sessizce beklemesi... Saçma ve abartılı bulduğum birkaç satırlar olmasına rağmen okurken keyif aldığım bir kitap oldu... Sevdiğinin bütün hayatını ezberlemiş ama hiç hatırlanmamış bir kadın... "Ve senin bakışlarından anlıyordum ruhunda ufacık da olsa iz bırakmadığımı" Teşekkür ederim, okumak isteyenlere keyifli okumalar.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Bu Neydi?
Can yayın evi, Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu ve Bir Kadının Hayatından 24 Saat kitaplarını tek bir kitapta toplamış. Az önce 'Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu' kitabını bitirdim. Şayet Stefan Zweig'i okumaya Satranç'tan ya da Olağanüstü Bir Gece'den başlamamış olsaydım, okuduğum ilk ve son Stefan Zweig kitabı olurdu. Bu neydi ya diyemeden edemedim. Açıkçası Satranç ve Olağanüstü Bir Gece kitaplarından sonra beklemediğim derecede sıkıcı bir Stefan Zweig kitabıydı. Sanki bir kitap okumadım da 2.sınıf oyuncularla çekilmiş, hani o kötü yola düşen, sonunun mutsuz bittiğini en başından belli eden, sadece 15 dakikasına tahammül edilen Türk filmi izlemiş gibiyim. -Zeki Demirkubuz'un Masumiyet filminde Haluk Bilginer'in 8 dakikalık efsane triadı daha çok etkilemiştir beni.- Yarım bırakmamak için kendimi çok zorladım. Uzun zamandır bu kadar sıkılarak okuduğum, bir an önce bitsin diye beklediğim bir kitap olmamıştı. Bilemiyorum belki de ben kitabın asıl vermek istediği mesajı veya düşünceyi anlayamamış, kavrayamamış da olabilirim. Ama buram buram saplantılı ve insanın kendisinden vazgeçecek kadar aptalca aşkı ve hele ki bunu sevdiği insandan çok saçma sebeplerde gizlemesi gibi buram buram 2. hatta 3. sınıf Yeşilçam filmi kokan konuları oldum olası sevmememden kaynaklıdır. Umarım kitabın ikinci bölümünde yer alan 'Bir Kadının Yaşamından 24 Saat' kitabı da böyle bir etki yaratmaz.. İyi okumalar..
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
·
Puan vermedi
·
4 saatte okudu
Bir arka odada müzik dinlerken, yeniden kendimi ararken
11.02.2024 saat 23.15. An itibariyle kitabın ilk hikayesi olan ‘Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nu okudum ve kitabın 54. Sayfasında kendimi boşluğa dalmış bir halde buldum. Etkisi üzerimdeyken bu değerlendirmeyi hatta bu sitedeki ilk değerlendirmemi yazmak istedim. İlk bakışta hikayenin ana fikri her ne kadar ‘karşılıksız aşk’ olarak görünse de
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma
128 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Yayıncımızın 2
Stefan Zweig
Stefan Zweig
kitabını birleştirerek ortaya çıkmış bir kitap. Öncelikle Yazarımız kişilerin psikolojik tahlilini ve iç hesaplaşmaları çok güzel yapıyor ve bunu yazıya döküyor. Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, mektubun yazılan kişi tarafından bilinmeyen daha doğrusu hatırlanmayan bir kadının mektubu bu kadın çocukluktan itibaren bu
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 Saat
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu - Bir Kadının Hayatından 24 SaatStefan Zweig · Can Yayınları · 20245,8bin okunma

Yazar Hakkında

Stefan Zweig
Stefan ZweigYazar · 187 kitap
Babası varlıklı bir sanayici olan Stefan Zweig, küçük yaşlardan itibaren kültür ve edebiyat alanında eğitim görmeye başladı. İngilizce, Fransızca, İtalyanca, Latince ve Yunanca öğrendi. Viyana ve Berlin üniversitelerinde felsefe öğrenimi gördü. İlk şiirlerini lisedeyken, Hugo von Hofmannsthal'ın ve Rainer Maria Rilke'nin eserlerinin etkisiyle yazdı. 1901'den sonra Fransızca yazan Paul Verlaine ve Baudelaire'in şiirlerini Almanca'ya çevirdi. 1907-1909 yılları arasında Seylan, Gwaliar, Kalküta, Benores, Rangun ve Kuzey Hindistan'ı gezdi, bunu, 1911'deki New York, Kanada, Panama, Küba ve Porto Riko'yu kapsayan Amerika yolculuğu izledi. 1914 yılında Belçika'ya Émile Verhaeren'in yanına gitti. I. Dünya Savaşı'nda (1914-1917) gönüllü olarak Viyana'da savaş karargâhında "Savaş Arşivi"nde memur olarak çalıştı. Savaştan sonra Avusturya'ya dönerek Salzburg'a yerleşti. 1920 yılında, Frederike Von Winternit ile evlendi. Stefan Zweig Salzburg'da yaklaşık 20 yıl yaşadı. Kapuzinerberg'in yamacındaki villasında geçirdiği yıllar, Zweig'ın en verimli yıllarıdır. Kapuziner yokuşu, 5 numaradaki villayı, Friderike ile evli olduğu yıllarda satın aldı. Salzburg'da geçirdiği yıllar Zweig'ı edebiyatta doruğa tırmandırdı, en güzel eserlerini, kente ve Salzach’a yukardan bakan iki katlı, ağaçlar arasına gizlenmiş villada yazdı. Kısa sürede ünlü insanlarla dostluk kurdu, onları sık sık Salzburg'da konuk etti. Romain Rolland, Thomas Mann, H.G. Wells, Hugo von Hofmannstahl, James Joyce, Franz Werfel, Paul Valery, Arthur Schnitzler, Ravel, Toscanini ve Richard Strauss, Zweig'in konuğu oldu. Salzburg'da geçen yıllarında Zweig, Avrupa'nın düşünsel birliği için ağırlığını koydu; makaleleriyle ve konferanslarıyla aşırılıklara karşı uyarılarda bulundu; diplomatik çevrelere, akıl ve sabır çağrısı yaptı. 1927'de Almanya'nın Münih şehrinde "Duygu Karmaşası", "Yıldızın Parladığı Anlar" ve "Tarihsel Baş Minyatür" adlı kitapları yayımlandı, yine 1927'nin 20 Şubat tarihinde "Rilke'ye Veda" başlıklı konuşmasını yaptı. 1928'de Leo Tolstoy'un 100. Doğum Yıldönümü Kutlamaları'na katılmak üzere, Sovyetler Birliği'ne gitti. 1933'de, Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Yahudi kökenli Zweig'ın eserleri de yer alıyordu. 1934'te Gestapo'nun villasını basıp, silah araması üzerine Zweig ülkesini terk etmek zorunda kaldı ve İngiltere'ye, Londra'ya yerleşti. Ancak, kendini burada da rahat hissedemedi ve taşındı. Zweig, 1937'de ilk karısı Frederike'den ayrıldı ve bir yıl sonra Portekiz'e yanında Lotte Altman adında bir kadınla gitti. O sıralarda Avusturya, Alman Reich'ına katılmıştı ve Zweig da İngiliz vatandaşlığına geçmek için müracaat etti. 1939'da "Kalbin Sabırsızlığı" adlı romanı yayımlandı ve Zweig da, Portekiz seyahatine birlikte çıktığı Lotte Altman ile evlendi. 1940'ta İngiliz tabiiyetine girdi, II. Dünya Savaşı sırasında New York'a, Arjantin'e, Paraguay'a ve Brezilya'ya gitti. Zweig konferanslar için gittiği Brezilya'ya yerleşmeye karar verdi. Orada ünlü "Bir Satranç Öyküsü"nü kaleme aldı. Stefan Zweig, 1941'de Montaigne üzerine çalışmaya başladı ve "Dünün Dünyası - Avrupa Anıları" adlı otobiyografisini kaleme aldı. "Dünün Dünyası" kitabı, 1900’lerin başında gençliğini yaşamış bir yazarın yaşadığı dünyanın asla eskisi gibi olmayacağını farkettiğinde eski günlere düzdüğü bir övgüdür. Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar etti. Buna Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha varolmayacağı düşüncesi neden oldu. Üretken bir yazar olan Zweig, birçok konuda denemeler yaptı. Lirik şiirler yazdı, trajedi ve dram türünde sahne eserleri denedi, özellikle biyografi alanında önemli eserler ortaya koydu. Freud ve psikolojiye olan ilgisi onu bu alana yöneltti. Biyografi alanındaki çalışmaları, dönemin birçok ünlü kişisinin hayatlarını gözler önüne serdi. Üç Büyük Usta: Balzac, Dickens, Dostoyevski; Kendi İçindeki Şeytanla Savaşanlar: Hölderlin, Kleist, Nietzsche; Romain Rolland; Marie Antoinette; Magellan, Stendhal, Erasmus, Fouche eserleri bu biyografilerden birkaçıdır.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.