Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.27
Bilinmeyen Bir Tanrıya
John SteinbeckEn Beğenilen Bilinmeyen Bir Tanrıya Yorumları ve İncelemeleri
En Beğenilen Bilinmeyen Bir Tanrıya sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bilinmeyen Bir Tanrıya kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
🖋 Steinbeck’in bu romanı bir çok eserinde olduğu gibi büyüdüğü yer olan Kaliforniya’da geçer. Kahramanımız Joseph ailesini bırakarak kendine daha iyi koşullar sağlamak üzere Kaliforniya’ya gider. Amacı burada kendi toprağını işletmektir. Joseph köyünden ayrıldıktan sonra babası vefat eder. Bunun etkisi altında kalan karakter kendini yalnızlığına adayarak, babasının ruhunu bahçesindeki ağaçta yaşatacaktır. Onunla dertleşip, ondan destek arayacaktır. Babası öldüğünde üç erkek kardeşi ona katılır ve gittiği arazide bir çiftlik kurarlar.
🖋 Roman, inançların insanları ne şekilde etkilediğini ve aynı zamanda çiftçi ve toprak arasındaki bağı tasvir etmektedir. Bu romanda Steinbeck doğaya derin bir anlam yüklemektedir. Kitabın ana teması bu minvalde ilerlemektedir. Bunun dışında kişideki yalnızlığın getirdiği melankoliyi bulabileceğimiz, insanın doğanın bir parçası olduğunu gördüğümüz hüzünlü klasik bir Steinbeck eseriydi. Çok severek okuduğumu söylemeliyim. Kitaplarla ve sevgiyle kalınız. 🕊
"Tanrının esas derdi insanlardır," dedi. "Onun cennete varan gelişimi ve cehennemde çekeceği cezayla ilgilenir."
#bilinmeyenbirtanrıya
#johnsteinbeck
#okudumbitti
Yine muhteşem bir okuma oldu ve beni çok etkiledi. Külliyatını tamamlamaya sebatla gidiyorum. John Steinbeck'in kalemiyle ve müthiş anlatımıyla tanışmak isteyenler bu kitap ile başlayabilir. #farelerveinsanlar #inci bunlar da ilk okunan kitapları olmalı...
Konusundan kısacık bahsedecek olursam ;
Vermont Pittsford'da Wayne çiftliğinde yaşayan Joseph Wayne, babası ve üç erkek kardeşi ile onların ailelerini artık toprağın doyuramayacağını düşünür.
Batıya gidip toprak alıp oraya yerleşir. Babası onu çiftlikten ayrılmadan kadim Pagan adetletiyle kutsar. Pagan inançların söylencelerle, kadim kutsal kitapların batıl itikatlarla iç içe geçtiği bir atmosferde acı dolu olaylar yaşanır. Joseph aynı babası gibi farklı bir yaradılışa sahiptir.
Nuestra Senyora vadisine yerleşir orada çiftliğini kurar. Babaları ölünce kardeşleri yanına gelir. Artık Joseph ailenin babasıdır. Çiftlikteki büyük meşe ağacı'nda babasının ruhunun yaşadığına inanır. Hem koruyucu bir anıta hem bir alegoriye dönüşen kutsal ağacın gölgesinde mutluluk ve bolluk arayışındaki insanların kaçınılmaz kaderlerini resmeden gizemli, canlı ve özgün bir anlatı.
Joseph' in umut ve hüsran dolu hikayesi, insanla tabiat arasındaki bitmek bilmez çekişmeye, insan ilişkilerinin temelinde yatan bağlılık, arzu ve insan doğasına da ışık tutuyor.
Bu muhteşem eseri mutlaka okuyun gönülden tavsiyemdir.
240 syf.
8/10 puan verdi
Bir kasabada çiftçilik ve hayvancılıkla ilgilenen bir ailenin ortanca çocuğu olan Joseph, ailenin ve işin başına geçecek kişi olarak görülmektedir. Hayallerini gerçekleştirmek için yeni bir yer ve tarla arayışında olan Joseph, kendisini içine doğru çeken bir arazi bulur ve oraya yerleşmeye karar verir. Sonrasında yavaş yavaş diğer aile üyeleri de gelmeye ve bu araziye yerleşmeye başlar zira babaları artık ölmüştür. Joseph tüm işi ve yeni araziyle uğraşma görevini devralmıştır. Ancak o arazideki ve Joseph'teki değişiklik gün geçtikçe farklılaşmaktadır. Bir ağaca duyduğu saygı, sevgi ve tapınma güdüsü etrafındakilere de farklı yansıyacaktır. Hüzün, dayanışma, merak, kaygı, güç gibi öğelerle süslenmiş bir hikaye.
.
Paganizm'den yola çıkılarak yazılmış ve ustaca işlenmiş bir kitap. Ağaca tapınma hissiyatı, aile bireyleeinden birinin Hristiyan bağlarının güçlü olması, bir diğerinin hayvanlarla olan iletişimi, Joseph ile Papazın konuşmaları, yapılan ritüeller çok dikkat çekici. Steinbeck kalemini herkes sever, bu kitap da sevilecek bir kitap ancak eğer Paganizm'e ilgi duymuyorsanız ya da içeriğinde bulunan öğeleri bilmiyorsanız kitap size çok yavan kalacak ve beğenmeyeceksiniz. Ancak ilginiz varsa seveceğinize eminim.
.
Hikaye çok düz bir şekilde anlatılmış ve yavaş ilerliyor ancak ben çok fazla Paganizm bilmememe sadece aşina olmama rağmen beğendim. Belki daha fazla bilgim olsaydı daha çok sevebilirdim. Ancak bir arkadaşım vasıtasıyla sembollerin anlamlarını çözebildim.
.
Paganizm ile ilgili bilginiz yoksa okumanızı pek önermiyorum. Ancak bu alana ilginiz varsa okuyabilir ve kitaptan keyif alabilirsiniz.
Doğa tasvirleri ve acımasızlık
Öncelike tüm doğa tasvirleri için yazara minnettar olmamak elde değil. Tarlaların içinde olan biteni, Joseph’in ağacıyla kurduğu ( pagan inancına kayan) bağı, okyanustan sonra ne olduğu, tepeleri ve ovaları… Şehirde yaşamanın verdiği bezginlikten bi nebze olsun kurtarıyor betimlemeler bizleri. Onun dışında olay örgüsüne gelecek olursak da Joseph’in babasının yaşadığı yerleri terk etmek istemesi ve harekete geçmesiyle başlıyor her şey. Elizabeth’e aşık olup evlenmeleriyle değişen yaşamları, çiftlikte yaşanan ölümler ve dahası. Kitapta zaman zaman hayal kırıklarım oldu sebebi ise karakterlerin acımasız ve bi noktada ruhsuz gibi davranmalarıydı. Ölümler olduktan sonra çok çok kolay hayatlarına devam edebildiler ve bu beni rahatsız etti açıkçası. Yas tutabilmeli insan diye bir söz vardır. Anılarına ve o insana saygındır bu . Neyse. Joseph’in ağaca çocuğunu sunmak istemesiyle Hristiyanların onu uyarması haklı bir gerekçe tabi. Paganlar o şekilde sunarlardı bir şeyler putlara. Kısacası sürükleyici ve bol betimlemeli bir kitap. Ama en çok da “çam kokusu” ile buram buramsın “Bilinmeyen Bir Tanrıya”.
Çarpışan inanışların ortasında bir vadiye tutunmaya çalışan hayatlar. Joseph'in kendi içinde yaşadıklarının masumluğuna tutunurken, insanların onu yanlış anlayıp yaftalamasına da sinirlenmeden edemedim. Herkes aynı anı farklı deneyimliyor gerçekten. Birine göre masum olan bir diğeri için ihtiyaç bir diğeri içinse korku uyandırıyor. Herkesin kendi doğrularını yaşayışına tanık oluyoruz.
Steinbeck anlatımıyla, tasvirleriyle, hissedilmesini istediği duyguları hissettirebilmesiyle eşsiz bir okuma deneyimi sunan yazarlardan. Her eserini okumayı kafaya koydum.
Kitabı okumaya başladığımdan beri diyorum ki niye buradaki isimler ve yerler tanıdık geliyor. Aklıma farklı kitaplardan sahneler üşüşüyor ve bunlara yormaya çalışıyorum. Diyorum ki şu kitabın içinde mi karşılaştım bu isimle ya da kaya ile taş ile... Sonra hayır diyorum orada geçenler bambaşka şeyler. Okumaya devam ediyorum. Bir yerde yine aynı düşünceler geçiyor aklımdan. Sonra öyle bir noktaya ulaşıyorum ki çanlar çalmaya başlıyor. Okudum ben bunu yaa diye.
Tabii yine okumaya devam ediyorum "ee ne olmuştu en son, ağaç kurumuş muydu, kaya parçalanmış mıydı?" diye bir şeyler uydurup sona ulaşmaya çalışıyorum.
Velhasıl kaçıncı kez okunuyor olunsa da okunmayı sağlayan bir güce sahip bu kitap. Steinbeck'in kaleminin gücüne sahip bir kitap.
Anlatımın akıcılığı her kitabı gibi inanılmaz bi hızla size o anı yaşatmaya başlıyor. Diğer kitaplarına göre biraz daha mesaj konusunda zayıf olsa da hikayenin akışı çok iyi. İnsanların kendi kafalarında yarattıkları varlıklara göre nasıl inancını şekillendirdiği neye değer verip neye değer vermediğini gösteriyor.
John Steinbeck'in eserlerinde insanla doğa arasında bitmek bilmeyen kavgalar konu edilir. Mekan Salinas Vadisidir. Yazar, doğup büyüdüğü bu Vadi hakkinda derin gözlem gücünü kullanır.
Roman kahramanı Joseph, babası ve dört kardeşi aynı çiftlikte yaşarlar. Joseph ailenin genişlediğini toprakların yetmez olduğunu söyleyerek babasından batıya göçmek için izin ister. Babası önce izin vermek istemez. Sonra oğlunu kutsayarak gitmesine izin verir. Baba oğlunun gidişinden üç gün sonra ölür. Ailenin lideri Joseph olmuştur.
İnsan yaşamında yüzyıllarca süregelen bazı kadim gelenekler vardır. Bu öğretiye sahip olanlar çevrelerinde gelişen olayları adlandirarak ne anlama geldiğini yorumlarlar. Yeni çiftlik kuran Joseph kardeşlerini çiftliğinde toplar. Büyük meşe ağacı eteğine evlerini kurarlar. Her yaptığından meşe ağacını bilgilendiren Joseph'e kardeşi ağaça tapınıyorsun diye öfkelenir. Gizliden ağacı kurutur ve çiftliği terkeder. Ağaçi babasının ruhu olarak gören Joseph bu olayın başlarına bir felaket getireceğine n korkar. Ve felaket kapıda görülür.
*
İlginç bir eser olarak bulduğum Steinbeck'in bu kitabını okurlara öneririm.
Babasının onayını alıp Kaliforniya'da verimli ve bereketli bir çiftlik kurma hayali kuran joseph' in babası öldükten sonra arazideki ağacı kutsal güç kabul etmesi , kardeşinin bundan kaygılanıp ağacın kurumasına sebep olması ve akabinde gelişen olayların anlatıldığı bir eser. Kitabı okurken aklıma hep ""Kızılderililerin kökü Türktür." Teorisi geldi sebebi ise Şamanizm ve Gök Tanrı inanışlarında var olan bazı ritüellerin Pagan dininde de olduğunu düşünmem. Toprağın ve ağacın bereketi ifade etmesi, kurban kesme adetinin hayata hayat bağışlama adı altında gerçekleştirilmesi, güneşin umut, deprem ve gök gürültüsünün cezalandırılma anlamına gelmesi hem Pagan (çok tanrılı inanış biçimi) hem de Şamanizm ve Gök Tanrı inanışlarında yer alıyor. Bu kitapta insanın yaratıcıyı arama ona muhtaçlık hissetme durumunu açıkça tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriyor kesinlikle okunması gereken bir kitap
Nobel ödüllü yazar John Steinbeck'in okuduğum diğer kitaplarından biraz farklı bir kitap Bilinmeyen Bir Tanrıya.
Kahramanımız Joseph babası ölmüş ve babasının ruhunun bir ağacın içinde olduğuna inanmıştır. O ağaç kesilince nasıl yanlış düşündüğünü anlar.
Kitap antik yunan metinleri ve incil metinlerinden esinlenmiş aynı zamanda paganizm de var.
John Steinbeck büyük bir yazar ama bu kitabı son derece sıkıcı buldum.
Diğer kitaplarını okuyun bu kitabı yazarın en son tercihiniz olmalı bence.