Bazı öyküler vardır, sizi alıp uzak diyarlara götürür; bazı öyküler vardır, gelip koltuğunuza ilişir ve her şey gözünüzün önündedir. Bu kitap ise ikincibazıöyküler kabilesinden. Öykülerin teması bilinmezlik, yalnızlık, aitsizlik ve bazı başka iç açıcı olmayan temalardan oluşuyor. Fakat buna rağmen içinizi ısıtan bir tarafı var. Bunun nedenini hem yazarın kalemine hem de okuyucunun öykülerde işlenen temalardaki hisse aşina olmasına bağlıyorum. Yeri geliyor karakterin biri “Gerekirse sana böbreğimi veririm ben” diyor karşısındakine, ama aldırış etmiyor karşısındaki. Yeri geliyor karakterin biri hiç tanımadığı, bilmediği bir fotoğrafa ait olmak istiyor, içten içe oraya ait olmadığının bilinciyle. Üstüne yakışmıyor hiçbir fotoğraf.
Türk Edebiyatının yaşayan kalemleri arasında böyle bir yazar olduğu için mutluyum, umutluyum.