O adam bizim şehrimize de gelse.
Bütün kirlerimizden arındırsa bizi. Rahmân'ı anlatsa. Bizden hiçbir karşılık beklemeyen mübarek Elçi'yi ve dostlarını. Haydar'ı, Kerrar'ın cenklerini, Sıddık'ın geniş yüreğini, Hattab'ın oğlunun adaletini ve Zinnureyn'in utanma duygusunu.
Koşarak gelse. Biz tükenmeden, ruhumuzu tüketmeden önce gelse.
"Şehrin en uzak ucundan bir adam koşarak geldi ve 'Ey kavmim!' dedi, 'Bu elçilere uyun! Sizden hiçbir karşılık beklemeyen ve kendileri doğru yolda olan bu kimselere uyun!"
Yasin Suresi, 20-21
Kahvehaneye oturup iki çay söyledik. Cemal Süreya gibi değil, daha sıradan söyledik çayları. Onun şair olması belki biraz fark ettirdi ama yine de Cemal Süreya gibi değildi söyleyişimiz.