Aslında eserde bir düello anlatılıyor desem abartmamış olurum. Bir tarafta toplumdan, sevdiklerinden kopmasını, tüm sevdiklerini terk etmesini, ona dikta edilen fikirleri benimsemesini, hoşlanmadığı, sevmediği, benimseyemediği her şeyi, onunmuş gibi yapıp, kabul etmesini, boş zamanlarını istemediği faaliyetler için heba etmesini, bütünüyle reddettiği maceralar için emre amede kalıp, geçmişini,değerlerini, benliğini reddedip ve bunların hepsinden daha önemli de bu istemediği faaliyetleri yaparken her an çok yoğun bir şekilde çoşku ve minnettarlık göstermesini isteyen bir devlet, diğer yandan da bu düelloyu kabul eden, kararlılık içinde yılmadan, bunlarla nasıl başa çıkacağını, nasıl feykler yapıp, kendisini sakınıp, nasıl atağa geçeceğini, karşı taraftan gelen darbeleri nasıl savuşturacağını düşünen, aslında bu devlet için şehitliğe hiç meyili olmayan ve kahramanlık yapmaya gerek olmadığını düşünen bir münferit kişi...
1914-1933 yıllarında, Nazilerin iktidara gelişlerinin anlatıldığı, bana dokunmazlar denen birisinin ağzından yazılan ve sonunda kendisinin de canının yandığının, hayatın her alanında devletin hissedildiği konusunu anlatan, ürpererek, korkarak ve belki de biraz olsun pişmanlıkla yazılmış bir eser...