Osmanlı Döneminde kadınların eğitiminin hiç de geri olmadığını bilmek gerekir. Osmanlı Döneminde İstanbul'da yüksek düzeyde öğrenim veren 13 kız öğrenim kurumu olduğu da hatırlamak gerekir.
İslâm kendinden hiçbir şey çıkartılamayan ve hiçbir şey eklenemeyecek bir bütündür. Reforma muhtaç da değildir. O zamanı ve mekanı kuşatır. Din budur: İslâm ve burada herkes için yaptıklarının, layık olduğu şeylerin tam eksiksiz karşılıkları vardır.
Eğer kadının çalışmasına ihtiyaç varsa, kadın bundan kaçamaz. Mesela, kadın doğumunda, ebelik ve tababetinde kadınlara görev düşmektedir. Bu işleri münhasıran kadınların yapması gerekmektedir. Ya da kendi geçimi için zaruret halinde, meşru bir işte ve meşru bir şekilde çalışabilir. Ancak durup dururken, "erkekler çalışıyor," biz niye çalışmayalım, Kadın erkek arası ilişki ekonomik yapının ve üretim ilişkilerinin sonucudur ve kadının ikinci sınıflıktan kurtulabilmesi için çalışması gerekir mantığına müslüman bir kadının katılması mümkün değildir.
Kadınlar, gelişmiş bir çamaşır makinası, bulaşık makinası, ortalığı silip süpüren hamarat bir süpürge ya da robot değildir. Ve kadınlar sadece çocuk doğurmazlar, toplumu doğururlar.
Her kadın ve erkek, bir başka kadının eseridir.