Bilişimizin biyolojik temelli olması,dış dünyayı idrak etme tarzımızın tabiatı ve tanımı gereği olumsal ve tarihsel olması,bilgimizin de bu vasıfları haiz olması anlamına gelmez.Bilişin ortaya çıktığı andan içinde bulunduğumuz şu ana kadar,üçgenin dört köşeli olarak tahayyül edildiğine dair en ufak bir veri sahibi değiliz ve bu tahayyülün temennisi bile,en zarif ifadeyle,bilişsel bozukluğun bir dışavurumu olarak görülmek durumundadır.