Yaşar Kemal'in 1950-1965 yılları arasında, Anadolu'nun her köşesini bizzat dolaşarak, insanları ile bizzat yaşayarak, üşüyerek, ıslanarak, korkarak, terleyerek gerçekleştirdiği röportajlarını ve başından geçen serüvenlerini anlattığı bir seri..
Anadolu'yu, insanını, doğasını, hayvanını Koca Yaşar kadar iyi anlatabilen, tasvir edebilen var mı bilmiyorum?
Tarihi anlamı da bulunan bu seriyi kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.. Milli Eğitim Bakanı olsam, Türkiye'nin yakın tarihinin anlaşılması için okullarda okutulmasını zorunlu kılardım.. Saygılarımla..
Ufak bir tebessüm..
Elysee Sarayı’nın görkemli bir salonunda Cumhurbaşkanı Mitterrand dört kişiye Legion D’Honneur madalyası veriyor. O dört kişi yan yana dizilmiş. Joris Ivens, Elie Viesel, Federico Fellini ve Yaşar Kemal. Salonda ağır bir teşrifat havası var. Konuşmalar yapılıyor, Mitterrand madalyaları takıyor. En son Yaşar Kemal’e geliyor sıra. Yine o soğuk tören konuşmaları yapılıyor; Mitterrand Yaşar Kemal’e ödülünü takmak için yaklaşıyor ama o da ne! Koca Yaşar Kemal sarılıyor adama; o da Yaşaaaar deyip sarılmaz mı? O şatafat, o resmiyet birden insan sıcaklığına dönüşüveriyor; herkes onun sihirli dostluğuyla rahatlıyor.
Zülfü Livaneli