Aslında romanlar hakkında, kitaplar hakkında yazmayı bırakmıştım. Demek ki bir süreliğine sıkılmışım. Sitenin artık büyük keyif vermediğini çok uzun zamandır düşünüyorum. Ama öte yandan burasının bir zihin, bir hatıra mekânı olduğunu da bildiğimden, bir kaç hafta sonra yeniden yazayım istedim.
Bir Cinayet Romanı, Pınar Kür'ün 80'lerin sonunda yazdığı ve ben bir postmodern roman örneğiyim diye kulak yırtacak denli yüksek sesli bir cinayet romanı. Bol oyun, entrika; kitap içinde kitap, yazarın olaylara dahil olması, ve kitapta okunan hikâyenin artık kendi başına bir gerçekliğin temsili ya da hikâyesi olması özelliğini oyunun heyecanı adına kaybettiği bir eser Bir Cinayet Romanı. İlk 200 kadar sayfanın beni bezdirdiğini söyleyebilirim, kitabı bırakmaya karar verdiğim gün, tek bir sayfa daha okuyup cinayet olayına müdahil olduktan sonra okumam hızlandı. Dört dörtlük çözümleme kısmına kadar da her şey hızla aktı. Çözümleme kısmı hakikaten çok iyiydi. Kitabı bitirdiğimde okuduğum kitabı çok sevmiş olduğumu düşünüyordum artık. Elbette 2 devam kitabını daha okuyacağım, ama bu bir söz değil. Sadece bir temenni.
Kitabı polisiye severlere öneririm ama, klasik bir polisiye beklentisi içinde okunursa sıkılmamak zor. Çünkü fazla betimleme var burada. Bu betimlemeler olmasa da olabilirler, ama Pınar Kür'ün tarzı bu değil. O anlatmak, anlatmak, anlatmak istiyor. Sonucun bu betimleme bolluğuna değdiğini söyleyebilirim, hatta zamanına göre oldukça iyi belki de. Az çakal değilmiş yazarımız.
Peki. Devamını bakalım getirebilecek miyim?