Doğu ile Batı arasında sıkışıp kalmış bi hayatın nefesinden,beden ile ruh arasında kalmış bir ruh halinden ve içsesinden dökülen tılsım gibi cümleler.
Halil Cibranın kendi hayatına hiç girmeyeceğim lakin umduğunu bulamamış,alkole sığınmış son zamanlarında ve erken denebilecek yaşta ona göre belki de nereye giderse gitsin hep hissedeceği o gurbetlik hissiyle göçmüştür dünyadan.Yalnız bu ruh hali niyeyse ilaç gibi geliyor okuyucuya,iyi kötü alıp götürüyor,onun hep sıkışıp kaldığı doğu ile batının doğu kısmına okuyucuyu batının materyalist dünyasından.Doğunun mistisizmine kaptırıyor ve ruh yer yer sızlıyor ama sızlasa da bir damla göz yaşı ile ferahlıyor ve bi gülümseyişle not bırakıyor ayrıldığı yere.