Ve sanki yıldızlar ve ay bana bir şeyler iletiyor: "insan çok büyük ve kutsal bir varlık ama, kainat ve varoluş karşısında bir hiç" İnsan, hiçliğe aktıkça demlenir, olgunlaşır.
Doğanın milyonlarca yılda oluşturduğunu, birkaç yılda yok etmenin ne anlama geldiğini sık düşünmemiz gerek. İnsanın doğaya ihaneti ile insanın insana ihaneti arasında nasıl ortak yanlar var, hiç düşündünüz mü?
Birini yapmak için diğerini yıkmak! Aslında durumu korkunç kılan şey, bu olanların arka planında yer alan zihniyet ve bu zihniyetin ideolojik bilinç/tavır yapısı; kimliksel varoluş ancak, "ötekinin" kimliksel yok oluşuna bağlı kılınmış ki, işte Sartre'ın dediği gibi "insan, insanın cehennemi" olmuş
Aidiyet duygusuna saygılıyım... Kimlikler yoluyla ifadenin hak ve özgürlüğünü, hukukunu savunmakla birlikte bütün bunları, insan varlığının temelinde ve onun evrenselliğinde görüyorum. İnsan olmanın mihenk taşı, vicdandır;
bütün bunları diyebilmeyi ve bu temellerde zihin dünyamızı kurabilmeyi düşlüyorum....
Böyle bir dünyayı içselleltirmek....
İnsan olmak, işte hepsi bu!!!