Uzunca bir aradan sonra Agatha Christie'yle tekrar keşisti okuma yolculuğum. En sevdiğim dedektif karakterlerinden Poirot var, "İskemlede beş ceset" kitabında.
Bizim biraz huysuz, oldukça kibirli, çokça obsesif (ki bana kalırsa mesleğinde iyi olmasını biraz da bu obsesyona borçludur) dedektifimiz Hercule Poirot; tıknaz vücudu, yumurta kafası ve sivri bıyıkları ile insanlarda tebessüm etme isteği uyandırsa da suçluların kabusudur. Ama her insan gibi onun da kabusları vardır. Üstelik bu, bir çoğumuzun korkusu olan dişçi koltuğudur.
Gittiği dişçinin aynı gün ölüm haberini alır. Doktorun intihar ettiğine karar veren polis, Poirot'nun bakış açısıyla cinayet soruşturmasına başlar. Olay dedektifimizi bile zorlar bu defa. Ama onun elinden kim kurtulmuş ki?
Agatha romanlarında katili bulmak hayli zordur. Çünkü arka planda gelişmiş, haberimiz olmayan bir olay akışı vardır genellikle. Bu sefer de öyle oldu. Ters köşe sonlardan biriydi.
Agatha okumayı özlemişim. Polisiyede ilk göz ağrımdır kendisi.