Stefan Zweıg’a ikinci merhabam.Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitabı gibi bunda da erkek bir yazarın inanılması güç kadın takıntılarını en derinlerimde hissettim.
Bir kadının 24saate sığdırabileceği tüm gelgitlerini,kararlarını,kararsızlıklarını,inançlarını,teslimiyetini ve yüzleşmesini görebileceğimiz bir kitap...Betimlemeler ve anlatım çok derin,sürükledi,sarstı...
Kadınlar üzerindeki tüm toplum baskılarına rağmen bireyin yalnızca inandığı tek bir şey uğruna her şeyden vazgeçebilecek kadar mühim kararlar alması ve bu kararın sonuçlarıyla yüzleşmesini konu alıyor kitap...
Biz kadınlar;bazen inandığımız şeyler uğruna hiç beklenmedik,toplum nazarında da mantıklı kabul edilmeyen ani kararlar alabiliyoruz.Duygusal varlıklarız bundandır ki karşı taraftan gördüğü bir adıma karşılık bin adım atan çoğu zaman kadınlar oluyor...Maalesef,bu kararların çoğunun sancılı bedelleriyle yüzleşmek de yine bize kalıyor.”Yüzleşme ve kabul etme” çok zaman alsa da olgunlaşmaya neden oluyor...
Her kadının kendinden bir şeyler bulabileceği,bir ruhsal deprem bu kitap...Sadece,muhteşem akıcı dili için bile sevilir,keyifle de okunur...Okuyun...