Bir kadının kumar tutkusu yüzünden intiharın eşiğindeki başarısız bir gence, yirmi dört saatlik yardım etme çabasını anlatıyor. Ancak kadının yaşamını bütünüyle değiştiren yirmi dört saatlik söz konusu bu zaman aralığı, kadının hayatının en heyecanlı ama sonu hayal kırıklığı, ile biten en korkunç yirmi dört saatidir.
Zweig, eseri kendine has tarzıyla hikaye içinde hikaye şeklinde aktarıyor. Öyle akıcı öyle duru bir dili var ki insan sayfaların arasında kayboluyor. Hikayelerinde genellikle kadın erkek ilişkisi içerisindeki duyguları okuyucuya aktarıyor. Bunları anlatılırken de o kahramanların tüm duygularını net bir şekilde hissettiriyor. Eserde de kumarhane gürültüsü ve kokusunu, yağmurda ıslanma hissini daha sonra kocaman bir hayal kırıklığı hepsini buram buram hissediyorsunuz.
Yazarımızın okuduğum 3. Kitabıydı. İnsanların yaptıkları hatalarda takılı kalmamaları ve ders çıkarıp hayatına yön vermesini güzel kaleme almış. Ve yirmi dört saat gibi kısa bir zaman diliminde neler olabileceğini çok güzel ifade etmiş. Çoğu Zweig kitabı gibi akıcı bir biçimde aktarılmış bir çırpıda okunabilir bir eser. Keyifli okumalar dilerim.