Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi?

Caner Taslaman

En Beğenilen Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? Gönderileri

En Beğenilen Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? kitaplarını, en beğenilen Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? yazarlarını, en beğenilen Bir Müslüman Evrimci Olabilir mi? yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir kategoride aynı sınıfa sokacağımız kişilerin, evrim teorisine bakışları veya Allah inancına bakışlarının aynı olmadığını da bilmeliyiz. Örneğin süreç felsefesine inanan Whitehead’in, Hıristiyan rahip ve fosilbilimci Theilhard de Chardin’in ve Müslüman felsefeci Muhammed İkbal’in her üçü de “evrim teorisine inanan-teistler” kategorisinin içindedirler fakat üçünün Allah inancında önemli farklar bulunmaktadır.
Bilim ve din arasında çelişki olduğunu söyleyen düşünürlere karşı, bilimle dinin birbirlerinden tamamen farklı alanlar oldukları için aralarında bir çelişki veya uyum olduğundan bahsedilemeyeceğini söyleyen düşünürler de, bilimle dinin arasında olumlu ve birbirini tamamlayıcı yönde ilişki kurulması gerektiğini ifade eden düşünürler de oldu. Bu sonuncu yaklaşıma kendimi yakın görüyorum; 12. yüzyıl filozoflarından İbn Rüşd gibi din ile bilimi arkadaş veya sütkardeş olarak ve 21. yüzyılın bilim insanı ve ilahiyatçısı John Polkinghorne gibi din ile bilimi kuzenler olarak tanımlayan yaklaşımı en isabetli yaklaşım olarak benimsiyorum.
Reklam
Kuran'da bazı zalim insanların hayvanlardan daha kötü bir durumda oldukları şöyle ifade edilmiştir: Onlar hayvanlar gibidirler, tuttukları yol bakımından hayvanlardan da şaşkındırlar.
İnsanın topraktan yaratılması inancı ve evrim -3
"Bir ürünü oluşturan kişi birçok zaman hammaddesine atıfla o şeyin oluşumunu anlatır: Bir heykeltıraş 'Mermerden heykel yaptım' der, bir marangoz 'Tahtadan masa yaptım' der, bir aşçı 'Patlıcandan ve etten karnıyarık yaptım' der. Bu, hepimizin alışık olduğumuz bir dili kullanma biçimidir. Böyle diyen heykeltıraş bahsetmediği için mermere şekil verme süreci olmadığını, marangoz bahsetmediği için tahtaları kesip biçmeyle şekil verme süreci geçirilmediğini ve aşçı bahsetmediği için patlıcanları soyma, hayvanı kesip etini alma, ardından yemekleri belli bir süre pişirmeyle karnıyarık yapma süreci yaşanmadığını hiçbirimiz anlamayız. O zaman Allah 'İnsanları çamurdan yarattım' dediğinde, bunun neden bir süreçsizliği ima ettiğini anlayalım? İşin doğrusu bu şekildeki ifade tarzında süreçsizliği ima eden en ufacık bir unsur yoktur. Üstelik Allah’ın yarattığı madde ve zaman sayesinde bütün süreç işlemektedir, süreçteki hammaddelerin yaratıcısı olmayan heykeltıraş, marangoz ve aşçının sürece atıf yapmadan hammadde ve sonuç arasında ilişki kurmasını yadırgamayanların, Allah’ın kendisi sayesinde gerçekleşen sürecin her aşamasından bahsetmemesini hiç yadırgamaması gerekir. 'Çamurdan yaratılma' ifadeleri, çamurdan insana kadar hiçbir süreç geçmediğinin ifadeleri olarak değil fakat bütün insanların hammaddesinin açıklanmasının ifadeleri olarak anlaşılmalıdır."
İnsanın topraktan yaratılması inancı ve evrim -2
"Salatalık ve domatesin tohumu toprağa ekilir, bu bitkiler toprak ve suyu değişime uğratıp kendi bedenlerini oluşturur, daha sonra bunları yiyen tavuk gibi hayvanlar da bunları yiyerek ve vücutlarında değişime uğratarak kendi bedenlerini oluşturur. Sonuçta bitkiler ve hayvanlar çamur hammaddesinin değişime uğramasıyla oluşmaktadır. Bu
"Bilinen en ünlü örneğe göre zürafaların boyunları yüksek dallardaki yaprakları yiyebilmek için uğraşmaları sonucunda uzamıştır ve bu özellik sonraki nesillere aktarılıp türün özelliği olmuştur. Bu yaklaşım, türlerin oluşumunu doğal seleksiyon temelinde açıklayan Darwin’inkinden farklıdır. Örneğin Darwinci tarzda uzun boyunlu zürafaları açıklamaya kalkan biri; önce zürafaların kısa boyunlu ataları olduğunu, bunlardan oluşan nesiller içinde bazı uzun boyunlu varyasyonlar (çeşitliliğin içinde bir tip) oluştuğunu ve bu uzun boyunlu zürafaların daha iyi beslenebilmelerinden dolayı, yani daha avantajlı olmalarından dolayı doğal seleksiyon mekanizmasıyla seçildiklerini, kısa boyunlu olanların ise yok olduklarını söyler. Lamarck’ın anlatımında çevresel değişiklikler öncedir, bunlar canlıdaki değişime sebep olur. Darwin’de ise varyasyonlar önce vardır, doğanın düzenleyici etkisi olan “doğal seleksiyon” sonra devreye girer ve çevreye uyum sağlayanları seçerken diğerleri elenir. Genetikte sonradan kazanılan özelliklerin aktarılamayacağı fikri ön plana çıkınca Lamarck’ın yaklaşımı gözden düştü ve Darwin ile doğal seleksiyon mekanizması ön plana çıktı."
Reklam
609 öğeden 471 ile 480 arasındakiler gösteriliyor.