Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler İbnu’l Esir (1160-1233)

Necip Mansız

Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler İbnu’l Esir (1160-1233) Sözleri ve Alıntıları

Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler İbnu’l Esir (1160-1233) sözleri ve alıntılarını, Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler İbnu’l Esir (1160-1233) kitap alıntılarını, Bir Ortaçağ Müellifinin Gözüyle Kürtler ve Yaşadıkları Bölgeler İbnu’l Esir (1160-1233) en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Arz-ı Ekrad ( Kürtlerin ülkesi veya Kürdistan) anlamında Kürt coğrafyalarını bir haritayla Divan-ı Lügati't Türk adlı eserinde tescilleyen Kaşgarlı Mahmud'dur.
Hasneveyhiler Kürtlerin yaşadığı tüm Cibal bölgesine hâkim olmuş ve bu bölgedeki Kürtlerin çoğunu kendilerine bağlamışlardı. Hasneveyhiler hanedanlığı X. yüzyılın ortaları ile XI. yüzyılım ilk çeyreğinde günümüz İran-Irak sınır boylarında Sermâc merkezli olarak tarih sahnesine çıkmış olan, dönemin siyasi aktörleri içerisinde yer almış bir Kürt hanedanlığıdır.
Sayfa 140 - AvestaKitabı okudu
Reklam
Kürtlerin İslam'a geçtikten sonra ağırlıklı olarak Şafii mezhebini benimsediklerini tahmin etmekteyiz. Bu vesileyle İbnü'l-Esir'in vermiş olduğu kayıtlarda bu mezhebin Mervanoğulları döneminde Diyar-ı Bekr bölgesinde yayıldığı görülmektedir. Şairleri, âlimleri ve zahitleri sürekli meclisinde bulunduran ve onları koruyan, onlara izzet ve ikramda bulunan Mervani Emiri Ebû Nasr b. Mervan tahta geçtikten sonra ülkesine birçok Şafii âlim ve din adamı gelmiştir. Onun yanına gelenlerden biri de dönemin ünlü Şafií âlimlerinden ve bu mezhebi Diyar-ı Bekr bölgesinde yayan Ebû Abdullah el-Kâzerûnî'dir. Bu nedenle Mervanilerin hüküm sürdüğü bölgelerde Şafii mezhebi daha yoğunluktaydı.
Sayfa 110 - AvestaKitabı okudu
İbn Havkal X. yüzyıl coğrafyacıları içerisinde İslam topraklarını haritalarla gösteren, bu bağlamda el-Cibal bölgesini de bir haritayla en ayrıntılı şekilde veren müelliftir. Ibn Havkal Suretü'l-Arz adlı eserinde el-Cibal şehirlerinin Hemedân, Ruzraver, Râmin, Berûcerd, Kerec, Feravend, Nihavend, Kasru'l-Lusüs ve Zenderûz olduğunu belirtir. Ayrıca sınırları boyunca yanında bulunan şehirleri de şu sekilde sıralar: Dinaver, Karmisin, Merci, Tazer, Havme, Sühreverd, Şehrizûr, Zencan, Ebher, Simnan, Kumm, Kaşan, Rûze, Busne, Kerec, Burc, Isbehan, Hân-ı Lencan, Barme ve Seymera şehirleri ile Sirvan bölgeleri, Rasıbl diyârı ve talekan diye belirtmektedir.
Sayfa 63 - AvestaKitabı okudu
Arz-ı Ekrad (Kürtlerin ülkesi veya Kürdistan) anlamında Kürt cagrafyalarını bir haritayla Divan-ı Lugati't-Türk adlı eserinde tescilleyen Kaşgarlı Mahmud'dur. Kürt cağrafyalarını anlatırken Kaşgarlı Mahmud'un (ö. 1105) vermiş olduğu bu bilgiden yararlandık. Kürtlerin Yukarı Dicle havzasında kurdukları ve yaklaşık bir asır devam eden Mervani hanedanlığı hakkında detaylı bilgi veren Ibnu'l-Ezrak'ın (d. 510/1117) XII. yüzyılda kaleme aldığı kitap Tarih Meyyafarkin ve Amid'dir. Eser şehir ve bölge tarihi olmanın yanı sıra umumi bir dünya tarihi niteliğini taşımaktadır. Eser Mervani hanedanlığı hakkında verdiği bilgilerin yanı sıra Şeddadi beyliği ve bazı Kürt aşiretleri hakkında da bilgiler vermektedir.
Sayfa 43 - AvestaKitabı okudu
XI. yüzyılın birinci yarısında Gaznelilerin onları sıkıştırması sonucu bu göçebe Oğuz boylarının batıya doğru hareket ettiklerini belirtmiştik. Batıya doğru hereket eden Oğuzların el-Cibal, ez-Zevzan, Azerbaycan, Musul, Hakkari gibi Kürt bölgelerinde Kürtlere zarar veren bir pozisyona girmeleri Kürtlerle Oğuzlar arasında çatışmaları kaçınılmaz hale getirmiştir. Bu bölgelerde her ne kadar zaman zaman Araplar ve Kürtler işbirliği yapıp Oğuz boylarını durdurmaya çalıştılarsa da Oğuzların batıya göçünü engelleyememişlerdir. Sonunda Oğuzlar Mervantlerin egemenliğindeki el-Cezire'nin Yukarı Dicle havzasında yer alan Diyar-ı Bekr bölgesine 1041-1042 yılında ulaşmışlardır. Bu tarihten sonra bu bölge Mervanilerle Oğuzlar arasında büyük bir mücadele alanına dönüşecek sürecin de başlangıcını teşkil etmiştir.
Sayfa 90 - AvestaKitabı okudu
Reklam
Kürtlerin yaşadıkları coğrafya İran, Ermeniyye, Azerbaycan, Mezopotamya ve Suriye gibi çok önemli yaşam alanlarının ortasında ve tarihi göç yollarının güzergahı üzerinde yer almaktaydı. Dolayısıyla bu bölgelere yapılan göçler Kürt coğrafyasını doğrudan derinlemesine etkilemekteydi. Bundan dolayı Kürtler çoğu kez yasadıkları coğrafyalarını başka milletlerle paylaşmak zorunda kalmaktaydılar. Bu nedenle Kürtler dönem dönem çeşitli mülkiyet ve Sınır ihlalleriyle karşı karşıya gelmekteydi. Coğrafyalarını etkileyen bu göçler nedeniyle dağları bir nevi sığınak ve hayvanlarını otlatacak bir mekân olarak da görmekteydiler.
Sayfa 54 - AvestaKitabı okudu
Oğuzlar 1037-1038 yılında Merağa yöresi Kürt aşiretlerinden Hezbaniyye aşireti üzerine yürüyerek onları yenilgiye uğrattıkları gibi şehre girerek şehrin camisini yakıp şehri de yağmalamışlardır." Oğuzların bu tür saldırılarına karşı bölge halkının tamamı Oğuzları durdurmak için birleşmişlerdir. Bunun üzerine Oğuzlar oradan ayrılıp iki kola ayrılmışlardır. Bir kol Rey'e, diğer bir kol da Hemedân'a gitmiştir. Oradan da Kürtlerin yaşadığı farklı bölgelere giderek yağma faaliyetlerinde bulunmuşlardır. İbnü'l-Esir'in vermiş olduğu kayıtta Kürtler ve Arapların bağlı bulunduğu Abbasi yönetiminin Oğuzların yağma ve talan harekatına karşı koyamamasından dolayı 1054 yılında Abbasi saltanatına karşı isyan ettikleri görülmektedir
Sayfa 83 - AvestaKitabı okudu
Hakkâriyye Kürtlerinin adı tarihte ilk defa 979-980 yılında Büveyhi hükümdarı Aduddevle'nin Musul'a bağlı Hakkâri ve çevresindeki Kürt aşiretleri üzerindeki askeri tebdil harekâtıyla anılmıştır. Aduddevle bu bölgede büyük bir güç haline gelen Kürtlerin gücünü kırmak için onların üzerine askeri birlikler gönderdi. Aduddevle tarafından bu bölgeye sevk edilen askeri birlikler Kürtlerin kalelerini muhasara altına almalarına rağmen kalelerin müstahkem ve coğrafyanın aşırı dağlık olmasından dolayı başarıya ulaşamayıp muhasaranın bir hayli uzun sürmesine neden oldu. Kürtler ise bu askeri birliklerin geri çekilmesi için bölgeye karın yağmasını bekleyip muhasaraya karşı direnmişlerdi. Fakat Kürtlerin umduğu gibi olamadı, çünkü o yıl karın normal mevsiminde yağması gecikince Hakkâriyyeler Aduddevle'nin kumandanına canlarının bağışlanması sözü karşılığında kalelerini teslim ettiler. Hakkâriyyelerin kalelerini teslim alan Aduddevle'nin kumandanı Kürtlere verdiği sözü tutmayarak Malasayadan Musula kadar uzanan 5 fersahlik yolun her iki tarafında darağaçlarında hepsini astırdı.
Sayfa 171 - AvestaKitabı okudu
Kürtlerin kökeni ile ilgili ilk kez bilgi veren, bunu kendine dert edinen ve Kürtlere bir köken ileri süren tarih ve coğrafya alimi Mesudî'dir.
Reklam
el-Kâmil Fi't Tarih eseri ile Kürtlerin tarih boyunca yaşadıkları el-Cibal, el-Cezire, ez-Zevzân (Zuzan/Zozan), Hilat(Ahlat), Armania( Ermeniye), Azerbaycan, Irak, Fars bölgeleri ve buranın havalisini merkeze koymasıdır..... Bunun dışında ortaçağda varlığına rastladığımız bazı Kürt hanedanlıkları olan Mervaniler, Hasanveyhiler, Annaziler, Revvadiler, Şebankareliler hakkında ve bunların hakimiyet alanları ile ilgili bilgiler anlatılmaktadır.
el-Cibal bölgesinden sonra Kürtlerin yoğun olarak yaşadıkları ikinci bölge ez-Zevzan bölgesidir. ez-Zevzan Kürt coğrafyasının merkezi bölgelerinden biridir. Zozan/Zevzân şeklinde, ama daha çok bugün Kürtçede "yayla", "yaz otlağı" veya "yazlık yer" anlamın- da kullanılan kelimenin zozan olarak okunması daha doğrudur. İb-nü'l-Esir çeşitli dönemlerde bu bölgeye atıfta bulunmakta ve Zozan el-Ekrad (Kürtlerin Zozanı) olarak tanımlamaktadır. el-Kâmilde Zozan'ın sınırları ile ilgili kesin hükümlere varacak bir kayda rastlamamakla birlikte anlatılardan buranın Musul ve Ermeniye arasında bir bölge olduğu anlaşılmaktadır.
Sayfa 69 - AvestaKitabı okudu
Kürt coğrafyasının aşırı dağlık ve derin vadilerden oluşması Kürtlerin dağlarla özdeşleşen bir halk olmasına sebep olmuştur. Kürtler zulum gördüğünde veya yenilgi aldıklarında dağları kendilerine bir sığınak olarak görüyorlardı. Kürtlerin dağlarla özdeşleşen bir halk olarak tanımlanması onların kökenine ilişkin verilen rivayette de geçmektedir. Kürtler, hükümdarlığını sihirbazlık, zulüm ve kötü yollarla elde eden Dahhak'ın zulmünden dolayı dağlara ve engin yerlere sığınanlardır.
Sayfa 45 - AvestaKitabı okudu
XIII. yüzyıla kadar kaynaklar Kürtlerin yaşadıkları coğrafyaları "Sahra-i Kirad", "Biladü'l-Ekrad", "Cebelü'l-Ekrad", "Biladu'l- Kürd" ve "Cebelü'l-Kürd" olarak vermekteydiler. Bu döneme kadar yazılmış kaynaklarda her ne kadar Kürdistan diye bir tabire rastlamasak da bu yüzyılda yaşamış Muhammed el-Avfinin Lubabul Elbab adlı eserinde Farsça Kürt ülkesi ya da bölgesi anlamına gelen Kürdistan tabiri ilk kez geçmektedir el-Avfi'nin eserinde Selçuklu Sultanı Sencer devri şairlerinden bahsederken Kürdistan tabirini vermesi XII. asırda bölge için Kürdistan tabirinin kullanıldığını teyit etmektedi. Avfi'nin vermiş olduğu Kürdistan tabirinin nerelere tekabül ettiğini bilemiyoruz. Ancak Avfi'nin bu bilgisi XIV. yüzyıl Islam coğrafyacılarından Hamdullah Müstevfi Kazvini'nin Nushetü'l Kulüb'unda Sultan Sencer dönemimde Kürdistan tabirinin kullanıldığını doğrulamaktadır.
Sayfa 24 - AvestaKitabı okudu
Fars müllifleri kendi dillerinde" Kürtlerin bölgesi" anlamına gelecek şekilde "Kürdistan" tabirini kullanmışlardı. Arap kaynaklarında geçen "Bilâdü'l Ekrad" ve "Bilâdü'l Kürd" tabirleri Farsçadaki "Kürdistan" tabirine tam olarak karşılık gelmektedir.
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.