Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati

Mustafa bin Mustafa

En Eski Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati Gönderileri

En Eski Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati kitaplarını, en eski Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati sözleri ve alıntılarını, en eski Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati yazarlarını, en eski Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
168 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Birlikte seyahat ediyor gibi hissediyorsunuz...
Gezi yazıları çok tercih ettiğim tür değildir ancak merak edip bu kitabı okudum genel kültür anlamında bana çok şeyler kattığını söyleyebilirim. Ufkunuzu genişletecek hikaye tadında bir kitap keyifli okumalar.
Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu Seyahati
Bir Osmanlı Bürokratının Uzakdoğu SeyahatiMustafa bin Mustafa · Çamlıca Basım Yayın · 201526 okunma
Cahor’da yaşayan vahşilerin çirkin ve feci adetleri
Bir gün Ebû Bekir Han’ın meclisinde idim. Sohbet esnasında bana bir münasebetle: “İtaatim altına almak istediğim vahşilerin çirkin âdetleri vardır. Bunların ailelerinden bir erkek yahut kadın çok ihtiyarladığında, ailesi onu alıp birkaç senelik bir ağaç üzerine çıkarırlar. Hatta çıkarırken; ağaca sıkıca sarıl ki, düşmeyesin, derler. Sonra ailesi, ihtiyarı çıkardıkları ağacı dut sallar gibi sallarlar. “Eğer ihtiyar düşerse ailesi sevine sevine onu öldürüp, yerler. Düşmezse bunun daha vakti gelmemiş, diyerek evlerine götürürler. Fakat onu ara sıra ağaca çıkarıp; ağaçtan düşecek kadar ihtiyarladı mı, ihtiyarlamadı mı, diye yoklarlar.” dedi. Han, sözünü bitirince gayr-i ihtiyarî gözümden birkaç damla yaş aktı.
Sayfa 88 - Çamlıca Basım YayınKitabı okudu
Reklam
Yemenliler patatesi bilmezlerdi...
Yemenliler, daha evvel patatesin ne olduğunu bilmezlerdi. 1294(1878-1879) tarihinde ben Mâviye Kordon Gümrüğü müdürü iken; sırf yemek için Aden'den bir çuval patates getirmiştim. Ogün tesadüfen hanemde İbb kazası hakkından birkaç kişi misafir bulunuyordu. Yemek esnasında patatesler ortaya koyuldu. Misafirler kabak zannederek ağızlarına attılar. Kabak olmadığını görünce de: "Bu nedir?" diye sordular. Pek hoşlarına gittiğinden iştahla yediler. Ertesi gün memleketlerine dönerken tarlalarına ekip yetiştirmek için birer kıyye(1280 gr) patates aldılar. O sene onar kıyye kadar patates topladılar. Sonra bu patatesleri tekrar ektiler. Şimdilerde ise bir hayli patates yetiştirilmektedir.
.....Türk seyyahlardan olduğumu övünerek söyledim. Hepsi gayet hoşlarına giderek: "Ne büyük muvaffakiyet, bundan evvel buralara Türkler ayak basmazken; şimdi sizden seyyahlar görüyoruz. Bunlar hep Sultan ABDÜLHAMİD ile meydana çıkan şeylerdir. Yaşasın o padişah, yaşasın ki; sultanlar içinde onun gibisi çıkmamıştır..." dediler. Bu ifadelerine karşılık ben de onlara teşekkür ettim. Cenâb-ı Hakk, İslâm dininin hamisini ve Resûlullâh'ın halifesini, o mübarek nebisi hürmetine ilelebet payidar kılsın. Âmin. Yemen vilâyetinde Ta'iz sancağına bağlı Ka'tabe kazası eski kaymakamı el-Hac Mustafa bin Mustafa
Sayfa 15
Yemenliler, daha evvel patatesin ne olduğunu bilmezlerdi. Aden'den ben yemek için (1868-1879) 1294 tarihinde bir çuval patates getirmiştim...
Sayfa 21
Reklam
Yemenliler kahveyi kabuğu ile kavururlar. Sonra "meshaka" dedikleri çukurca bir taş üzerine koyup; küçük hamur oklavasına benzer bir taş ile ezerler. Ezilenlerin kahve, bizim kahvemize benzemez. Her biri bulgur tanesi kadar kalır....
Sayfa 29
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.