Tarihin en büyük dramına tanık olmak, dışında seyirci kalmak yerine; "olayın içinde olmak" isteğiyle John Steinbeck'in savaş muhabiri olarak gittiği savaştan kesitler okuyoruz.
Bu kitapta askeri terimler, planlar, stratejik çıkarlar karşılamıyor sizi. Tam tersine John Steinbeck'in tanıdığınız o mükemmel üslubuyla, gözlem yeteneğiyle; bir asker ne hisseder, neye üzülür neye mutlu olur, en çok neyi özler, korkar mı yoksa çok mu cesurdur, vaktini nasıl geçirir, memleketini nasıl hatırlar bu gibi soruların cevaplarını buluyorsunuz.
Başkalarının belkide görmediği ufacık detaylar, bu kitapta John Steinbeck'in romantik üslubuyla, faklı bakış açılarıyla imgelere ve hikayelere dönüşüyor...