Doğada her şeyin bir ruhu olduğuna, kendi dillerince konuşabildiklerine inanırım. Bir gün acaba bu asansörün dili olsa bana neler anlatırdı diye düşünmüştüm. Azeri asıllı İranlı öğretmen Samed Behrengi de şeftalinin dili olsa diye düşünüp alegorik bir eser yazmış. Aslında eski edebi türlerde özellikle Arap, Fars, Hint, Türk çokça kullanılan bir yöntem. Mesela Divan edebiyatı tamamen alegori üzerine kurulmuş. Aradaki fark divan edebiyatında aşk, ayrılık, özlem gibi konular ele alınırken Samed Behrengi eşitlik, hak, özgürlük, adalet konularını temel alarak alegorik eserler yazmıştır. Tıpkı Küçük Kara Balık'ta olduğu gibi. Zaten ölümü de bu sebepten olsa gerek fail-i meçhul olarak kalmış.
Karakterlerimizin adları benim okuduğum yayında (DK yayınları) Sahip Ali ve Polat ama faklı yayınlarda Ali ile Mehmet, Ahmet ile Mehmet şeklinde geçiyor sanıyorum. Çünkü yorumlarda ve videolarda öyle okudum, dinledim. Neden böyle bir kargaşa var bunu merak ettim açıkcası.
Konusu genel olarak çok fakir bu iki çocuğun şeftali çekirdeğinden bir ağaç büyütmelerini, bu ağaç için gübre olsun diye yılan öldürmelerini ve yılan sokması sebebiyle birinin ölmesini okuyoruz kitapta. Diğeri de bu acıya dayanamayıp şehre gidiyor. Bahçıvanın eline kalan şeftali ağacı da meyve vermeyi bırakıyor.
"Emek vermeyene çiçek vermeyin."