"Hristiyanlar bu sözleri dikkate almayıp ahlaksızca davranarak binaları yağmalayıp yakıp yıktılar, hatta kiliselerin çatılarındaki kurşunları çalıp Bizanslılara sattılar. Bu eylemler imparatoru öyle öfkelendirdi ki haçlılara derhal boğazın karşısına geçmelerini emretti. Lakin boğazı geçişlerini müteakiben kiliseleri ve evleri yakıp talan ederek bu habis faaliyetlerine devam ettiler."
O gün Süleymaniye tapınağında gördüklerim tarihte hiç görülmeyecek kadar korkunçtu.Tapınağa sığınan 60.000 kafiri (Müslümanlar) ritüelleştirerek öldürdük.Onları çocuk kadın demeden doğramak bizi Tanrıya yaklaştırıyordu.Kan gölü dizlerimize ulaştı.Cesetleri çıkartmaları karşılığında serbest kalacaklarını söyleyerek kandırdığımız o kafirler (Müslümanlar) bize inandı.Cesetleri dışarı taşıdıktan sonra onları da aynı sonun beklediğini bilmiyorlardı.
Hristiyanlar bu sözleri dikkate almayıp ahlaksızca davranarak binaları yağmalayıp yakıp yıktılar, hatta kiliselerin çatılarındaki kurşunları çalıp Bizanslılara sattılar. Bu eylemler imparatoru öyle öfkelendirdi ki haçlılara derhal boğazın karşısına geçmelerini emretti. Lakin boğazı geçişlerini müteakiben kiliseleri ve evleri yakıp talan ederek bu habis faaliyetlerine devam ettiler.
Yukarıda incelendiği gibi tüm Avrupa'yı kasıp kavuran şiddet yüzünden "Tanrı Barışı" gibi kavramları ve zoraki ateşkes dönemlerini ilan eden kilisenin, dönem şartları dikkate alındığında görece bir huzur ve medeniyet safhası yaşamakta olan İslâm coğrafyasını ve İslâm'ı şiddetle suçluyor olması zaten abesle iştigaldir. Haçlı Seferleri boyunca aman dileyenlerin dahi affedilmediği hatırlandığında
"şiddet dini" suçlaması anlamsız kalmaktadır.