Terörizm nitelik olarak son derece marjinal bir eylem biçimi olmakla birlikte, nicelik olarak günümüzde dünyadaki hemen herkesin, hepimizin karşılaştığı bir gerçek. Terörizme şu veya bu şekilde çeşitli ölçülerde maruz kalırken, teröristlerin bizlerden tamamen farklı, adeta “uzaydan gelmiş” yaratıklar olduğunu var sayıyoruz. Terörizmin yeryüzünden tamamen silinmesi için samimi duygular beslerken, terörizmi lanetlemekle üzerimize düşeni yapmış olduğumuzu düşünüyoruz. Bir teröristin insan olarak anlaşılması, yazar Richard Jackson’ın da vurguladığı gibi, çağımızın en güçlü tabularından biri, bunun da ötesinde teröristleri anlarsak işlenen suçlara katkı vermiş olacağımızdan korkuyoruz.
İşte bu kitapta teröristler, bizlere, yani teröre maruz kalanlara, yani teröristlerin karşısındaki “masum” insanlara, bizlerden tamamen farklı yaratıklar olarak değil de, bizim gibi, geçmişleri, çocuklukları, duyguları, özlemleri ve değerleri olan insanlar olarak ele alınarak, gerçekçi bir bakış açısı ile sunulmaya çalışılıyor. Yazar, bir teröristi insan olarak tanıma korkumuzun, terörizmin özünde barındırdığı haksız fiilleri, yanlışlıkları büyüttüğünü ve derinleştirdiğini, buna ek olarak, bir teröristin amaçlarının anlaşılması ve desteklenmesi ile terörist şiddetin mazur gösterilmesinin ayrıştırılabileceğini ve hatta ancak bu algılama biçimi sayesinde kendi kendini engellemekte olan terörizm karşıtı politikaların gözden geçirilerek başarıya ulaşma ihtimallerinin olabileceğini ileri sürüyor.
Günümüzde, devletler, halklar ve örgütler arasındaki girift ilişkilerin biz sıradan insanlar tarafından anlaşılması son derece zor. Diğer taraftan yaşananlara, yaşanan dehşet tablolarına kayıtsız kalmak da mümkün değil. Bu nedenle terörizm ve terörizmin özünde işaret edilenler hakkında, ilkesel olarak temiz ve net bir bakış açısı geliştirebilmemiz, insan hayatının değerini vurgulamak ve en azından bize sunulan politikaları değerlendirerek barışa katkıda bulunabilmek açısından önemli.
Bu kitap ile, özellikle Orta Doğu kökenli “terörist” faaliyetleri ve diğer taraftan “medeni”, “çağdaş” ve hatta “demokratik” kabul edilen Batılı devletler tarafından yüzyıllardır olduğu gibi şimdilerde de sadece ve sadece! “özgürlük getirmek” amacıyla gerçekleştirilmekte olan “terörist olmayan” faaliyetleri, doğulu gözüyle anlamak, oryantalizmin biz doğulu insanlara sunduğu konforlu ama bitkisel bakış açısından uzaklaşmak açısından küçük bir katkı sunuluyor.
Kime terörist denir? Kim mağdurdur? Bir mağdur nasıl teröriste dönüşür? Orta Doğu’da terörizm parantezinde neler yaşanmaktadır? Devlet ya da bireysel kaynaklı Batılı terörizm nasıl hafifsenmektedir ve hatta yok sayılmaktadır? Bu ve bunun gibi soruların cevapları hakkında, ama en çok da terörizmin, mağdur/terörist ayrımı, doğulu/batılı ayrımı yapmaksızın, tüm insanların hayatını nasıl korkunç bir kabusa dönüştürdüğü ve vicdanlarımızı nasıl yaraladığı hakkında önemli ipuçlarını bu kitapta bulabileceksiniz.
Deşifre edilmiş bir sorgu tutanağı raporu formatında yazılan romanın iki kahramanı var; biri terörist zannıyla takip edilen bir Arap ekonomi profesörü, diğeri bir MI5 subayı. Kitap, eleştirel terörizm çalışmaları yapan Uluslararası İlişkiler Profesörü Richard Jackson’un ilk romanı.
