● Hazret-i Mevlânâ bu konuyu izah ederken şöyle buyurur:
" Kuş ancak kendi cinsiyle uçar. Kendi cinsinden olmayanlarla görüşmek, âdeta mezara girmek gibidir."
" Her cins, kendi cinsini çekerken, zarif bir ceylan, eşek ve öküzlerin içinde nasıl yaşayabilir?.."
● Bütün beraberlikler, müşterek dünyaların müşterek fikir ve anlayışları çerçevesinde tahakkuk eder. Birbirine zıt âlemlerde yaşayanlar, mecbûri olarak bile bir araya gelseler, ölümden daha acı ıstıraplar içinde kıvranırlar.
● Nitekim âyet-i kerimede buyrulur:
" İyiler iyiler için, kötüler de kötüler içindir..." (en-Nûr, 26)
● İmâm-ı Gazâli Hazretleri, bu gerçeği ifade etmek üzere, sadece hastalıkların ve mikropların değil, hallerin, ahlâk ve huyların da sirayetlerine işâret etmekte, iyilerle beraber olana iyilik, kötülerle beraber olana da kötülük yansıyacağını belirtmektedir.
● Nitekim hadîs-i şerifte buyrulur:
" İyi arkadaşla kötü arkadaşın misâli, misk taşıyanla, (demirci dükkanında) körük çeken insanlar gibidir. Misk sahibi, ya sana kokusundan verir veya sen ondan satın alırsın. Körük çekene gelince, ya elbiseni yakar, yahud da sen onun pis kokusunu alırsın!.."
● Halk ağzında darb-ı mesel hâline gelen "Kör ile yatan şaşı kalkar." ifadesi, bu hakikati terennüm eder. Çünkü enerjik karakterlerde sirâyet özelliği vardır.
▪︎ İnsan hayatı, bir annenin ıztırâbı, kendisinin ise ağlaması ile başlar. En nihâyet, bedenden soyundurularak ebedi yolculuğa çıkartılır. Onun gelişinde de gidişinde de, ıztırap hâkimdir.
▪︎ Bu geliş ve gidiş arasına gönül gözü ile bakılırsa, hayat, sonsuz elemler, hüsranlar, ıztırap verici hâller ve boş hevâlarla doludur. Yalnız, gaflet gömleğini yırtıp, geldiği âlemin hakikatlerine vâkıf olan büyük ruhlar için hayat, bir imtihan; ölüm ise bir şeb-i arûs, yani bir vuslattır. Hazret-i Mevlânâ hayat boyu, bu vuslat ânını büyük bir iştiyak ile beklemiştir.
▪︎ Fani olan hayat sahnesinde gerçekleşen nefsâni başarılar, deniz kenarında oynayan çocukların gelecek bir dalga ile yok olmaya mahkûm, kumdan yapılmış evleri oyuncakları kabilindendir.
Şunu iyi bil ki, sen Allah'ın nazargahı olan bir gönlü incitir, kırarsan,
Kâbe'ye yaya olarak gitsen,
kazandığın sevap gönül kırmanın günahını dengelemez.
Kainat , gönül gözü ile seyredildiğinde , onun , ince gayeler ve nâzenin hikmetler cümbüşü olduğu açıkça görülür . Âlemin bir ibretler meşheri (sergisi) olduğu kavranır . Her haliyle bu dünya , imtihanlarla dolu bir îmân dershanesidir .