Behice Boran ile Söyleşi

Bir Uzun Yürüyüş

Uğur Mumcu
"... Dostu ve düşmanı şunu kabul etmelidir ki Boran, sosyalizm kavgasında en soluklu ve dirençli olanlardan biriydi. Sosyalizm inancından bir an bile geri dönmedi. Uzun savaşım yıllarının son günlerinde çelişkili çizgiler çizse de, genel doğrultusundan hiç ödün vermedi; çileli ve acılı oldu. 1 Mayıs olan doğum tarihi, bir bakıma, Boran'ın Marksizm'le bütünleşen siyasal ve ideolojik çizgisini de belirlemiş oldu... TİP olayı yaşandı. Aynı olayı bir kez daha yaşamak artık olası değildir. Fakat yaşanan bu olaydan, aradan geçen bunca yıldan sonra ders çıkartılmaz mı? Sanıyoruz, arayanlar için, bu röportajlarda böyle dersler de -hem de bol bol- var!..." (Arka Kapak)
146 sayfa · İlk Yayın Tarihi: 1995
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

144 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Ocak ayı deyince insanın aklına birçok şey gelir. Yeni yılın başlangıcı, zemheri ayının bitişi, vergilere harçlara gelen zamlar… Benim aklıma bir de Uğur Mumcu’nun hayatını kaybettiği gün geliyor: 24 Ocak 1993. Bugün de tarihler yine 24 Ocak’ı gösteriyor. Sene ise 2020. 27 sene geçmiş aradan. 27 senede, neler olmadı ki bu ülkede? Post-modern
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · Tekin Yayınevi · 1995142 okunma
146 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Behice Boran’ı tanıyor musunuz? Kitabı okumadan evvel kısa bir Behice Boran kimdir, ne yapmıştır, Uğur Mumcu’nun kitabına nasıl konu olmuştur anlamak açısından kısa bir araştırmanın çok faydalı olacağı inancındayım. 1910-1987 yılları arasında yaşayan Behice Boran Türkiye İşçi Partisi genel başkanı olmasının yanında akademisyen ve sosyologdur.
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
146 syf.
·
Puan vermedi
"Sosyalizmin kökünü kazımak ve büsbütün yok etmek olası değildir. Buna kimsenin gücü yetmez. Üzerinden devlet buldozerleri de geçirseniz, sosyalizm yarın kır çiçekleri gibi fabrika bahçelerinde ve tarlalarda açacaktır!"kıtaptan
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun Yürüyüş
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu
ile
Behice Boran
Behice Boran
'nın şöyleşisinden yansıyan ları okuduk, iç acıcı değildi, iştee Türkiye'nin ilk resmi sosyalist partilerinden Türkiye İşçi Partisi TİP'in genel başkanlarından Behice Boran'ın ağzından, hem kendisinin, hem TİP'in hem Türkiye sosyalist hareketinin değerlendirmesi, öyküsü... Aynı zamanda Türkiye'nin siyaset ve demokrasi tarihinden çok önemli bir kesit. "... Dostu ve düşmanı şunu kabul etmelidir ki Boran, sosyalizm kavgasında en soluklu ve dirençli olanlardan biriydi. Sosyalizm inancından bir an bile geri dönmedi. Uzun savaşım yıllarının son günlerinde çelişkili çizgiler çizse de, genel doğrultusundan hiç ödün vermedi; çileli ve acılı oldu. 1 Mayıs olan doğum tarihi, bir bakıma, Boran'ın Marksizm'le bütünleşen siyasal ve ideolojik çizgisini de belirlemiş oldu.. "TİP olayı yaşandı. Aynı olayı bir kez daha yaşamak artık olası değildir. Fakat yaşanan bu olaydan, aradan geçen bunca yıldan sonra ders çıkartılmaz mı? Sanıyoruz, arayanlar için, bu röportajlarda böyle dersler de -hem de bol bol- var!..." İyi okumalar olsun
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
146 syf.
9/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Ne kadar kıymetli bir gazeteceyi kaybettiğimizi bana bir kez daha hatırlatan bu kitap TBMM'ye giren ilk sosyalist parti TİP'in kuruluşunu gerçekleştiren nedenleri, kuruluşunu ve sonrasında yaşanan olayları, darbelerle kesintiye uğramış Türkiye demokrasisini, Marksist-Leninist yaklaşımı, bilimsel ve oportünist sosyalizmi, TİP içinde yaşanan çalkantıları Türkiye'nin ilk kadın sosyoloğu olan ve 1970 yılında TİP Genel Başkanlığı yapmış Behice Boran'ın gözünden anlatıyor. Röportaj şeklinde ilerleyen kitap yer yer Uğur Mumcu ve Behice Boran arasındaki görüş ayrılıkları sebebiyle hiddetleniyor ama saygı çizgisini aşmıyor. Kitabın sonunda Uğur Mumcu, Behice Boran ile röportaj yaptığı konularda kendi görüşlerini kaleme almış. Hayatı mücadele ile geçmiş, tutuklamalar ve suçlamalar karşısında hiçbir zaman yılmamış Behice Boran'ın hikâyesini Türk sol tarihine ilgi duyan herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum.
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
146 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Uğur Mumcu'nun Behice Boran ile yaptığı söyleşi. TİP'in nasıl kurulduğu, nasıl kapanıp tekrar tekrar açıldığı, birbirleri arasında görüş farkları, Boran'ın gençliği vb. konular hakkında. Behice Boran ilginç bir figür. Okunması gerek.
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Kitabın adı:Bir Uzun Yürüyüş Yazarın adı: Uğur Mumcu Sayfa sayısı:144 Ocak ayı benim için hüzün ayı neden mi 3 Aydın üçü de ocak ayında öldürüldü Uğur Mumcu Gaffar Okkan Hrant Dink. Kitabımızın kahramanı Behice Boran türksol hareketine damga vurmuştur ömrü hapislerde geçmiştir desek yeridir. Kitabımıza gelelim kitabımız Düsseldorf kenti yakınlarındaki Underbachersee Gölü çevresindeki yürüyüşünü tamamlamış ve gazeteci yazar Uğur Mumcu ile bir bankta sohbet ediyorlar konu Türkiye solu Türkiye işçi partisi ve Türkiye Komünist partisidir insan okurken Türkiye siyasi gerçeklerini görünce karışık duygulara kapılıyor ben öyle oldum Karman çorman oldum. Velhasılı kelam Uğur Mumcu okumakta zorlansam da seviyorum kalemini okumaya da devam edeceğim...
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · Tekin Yayınevi · 1995142 okunma
144 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Kitabın adı:Bir Uzun Yürüyüş Yazarın adı:Uğur Mumcu Sayfa sayısı:144 Kıymetli yazarımız bu kitabında Behice Boran'ı anlatmış. Federal Almanya'nın Düseldorf yakınlarındaki Untebachersee gölü çevresindeki yürüyüşünü tamamlamıştı. Birlikte bir tahta sıraya oturup biraz düşüncelere daldı Behice Boran. Nereye daldınız dedim . Boğaziçini hatırladım özledim dedi. Ve birkaç anısını anlattı duygulandı hapis yattığı yılları gördüğü baskıları işkenceleri anlatmış. Onca emek verip Doçent Rektör olmuş hepsi elinden alınmış 76 yaşında gurbet ellere sürgüne gönderilmiş. Çok zor yaşamı olmuş toprak incitmesin Behice Boran & Uğur Mumcu
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · Tekin Yayınevi · 1995142 okunma
127 syf.
6/10 puan verdi
Uğur Mumcu • Bir Uzun Yürüyüş
Behice Boran ile yapılan bir söyleşi... Dönemin Türk Solu’na dair yapılan araştırma, dönemin özdeşleşen kişilerini tanımak, dolayısıyla da dönemin önemli yerinde olan T.İ.P. ile beraber olaylardan ders ve sonuç çıkartmak için bir kaynak niteliği sunuyor kitap...
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
146 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
Biyografi Değil
Behice Boran'ı tanımak için bu kitabı almayın. Kitap sohbet niteliğinde. Uğur Mumcu kendisiyle yaşadığı olaylarla ilgili, döneme ait röportaj yapıyor.
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma
·
Puan vermedi
1960'lı yıllar hep ilgimi çekmiştir. Düşünce ve eylem zenginliğinin olduğu çalkantılı yıllar. Sonraki on yıllar bu dönemin izlerini silme ,düşünce , teori fukaralığına doğru gitti. Aybar başkanımız, Behice anamız, Aren hocamız sloganından revizyonist ve oportinist savrulmalara iyi bir örnek. Belki de pervasızca kavram kullanmanın eleştirel bir yanıtı. Mücadele ile geçen bir ömür Behice Boran'ın yaşamı. Uğur Mumcu röportajında kendini kendisi ile pekte uzlaşamayacağı bir gazeteciye açıklama gayreti de bir mücadele. Zaten Mumcu söyleşinin sonuna röportajda geçen kimi konular ile ilgili yazılarını da koymuş. Okumaya değer mi? O yılları, Türkiye İşçi Partisini, sosyal demokrat , sosyalist ve komünist anlayışları görmek ve savrulmaları anlamak için okumaya değer.
Bir Uzun Yürüyüş
Bir Uzun YürüyüşUğur Mumcu · um:ag Yayınları · 1996142 okunma

Yazar Hakkında

Uğur Mumcu
Uğur MumcuYazar · 87 kitap
Uğur Mumcu (d. 22 Ağustos 1942, Kırşehir - ö. 24 Ocak 1993, Ankara), Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar. 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirmiştir. Ailesi Annesi Nadire Hanım, babası Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey idi. Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, Kırşehir'de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu. Eşi Şükran Güldal Mumcu (Homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur. Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994'te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur. Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. Dönem TBMM'ye İzmir Milletvekili olarak girmiş ve halen TBMM Başkanvekilliği görevini yürütmektedir. Ağabeyi İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Ceyhan Mumcu'nun Uğur Mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı Kardeşim Uğur Mumcu adıyla bir kitapta toplanmıştır. Eğitim yaşamı İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'nde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. 1961'de başladığı üniversite eğitimini avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde 1965'te tamamladı. Henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan "Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü'nü aldı. 1963'te fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta'nın asistanı olarak çalıştı. Askerlik dönemi Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart döneminde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek" ve "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddiasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi'nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat bu karar Yargıtay tarafından bozuldu ve Mumcu serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra askerliğini yedek subay olarak yapması gerektiği halde, 1972-1974 yılları arasında Ağrı'nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos'ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi. Gazetecilik dönemi Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975'ten itibaren Cumhuriyet'te 'Gözlem' başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansı'nda çalışmaktaydı. 1975'te Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen' le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel'in yeğeniYahya Demirel'in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı. 1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. "Gözlem" başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 1977'de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçekitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu tam 700 kere sahneledi. 1978'de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı. 1981'de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca'nın Papa'yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı. Türkiye'de terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak'ı yayımladı. 1982'de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan, ancak Kenan Evren'in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar Dilekçesi'nin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı. 1987'de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991'de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925yayımlandı. 1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi'nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992'de Cumhuriyet'e döndü. Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde "Mossad ve Barzani" isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi: "Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD'ın Kürtler arasında?" "Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?" 8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki Ültimatom başlıklı yazısında ise yakında yayınlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Kardeşi İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ceyhan Mumcu, cinayetten önce Uğur Mumcu'nun İsrail elçisiyle görüşme yaptığını basına gönderdiği açıklamada yazmıştı. Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı. Öldürülme sebebi olarak Abdullah Öcalan'ın bir müddet MİT için çalıştığını araştırması iddia edilmektedir. Suikast Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanların hiçbir delil bulamadığı, patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir. Suikasti; İslami Hareket, İBDA-C, Hizbullah, PKK gibi örgütler üstlendi. Suikastin arkasında Mossad'ın ve kontrgerilla'nın olduğu da iddia edilmiştir. Ergenekon Davası sanıklarından Ümit Oğuztan, iddianamede yer alan ifadesinde, Mumcu'nun seri numarası silinmiş ve şu an Irak Devlet Başkanı olan Kürdistan Demokratik Partisi lideri Celal Talabani'ye götürülen silahlarla ilgili araştırması nedeniyle öldürüldüğünü iddia etti. Ayrıca ağabeyi Ceyhan Mumcu kendi yaptığı araştırmada ölümüne yakın bir süre içerisinde Mossad ve Barzani ilişkisi ortaya çıkınca İsrail büyükelçisinin ısrarla kardeşi Mumcu'yla birebir olarak görüşmek istediği, ancak Uğur'un tek görüşmeyi kabul etmemesine rağmen görüşmenin yapıldığını belirtmiştir. Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyaretleri sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu"nu belirterek adeta namus sözü verdiler (1993). Suikastın failleri yakalanamamıştır. Ödülleri 1962 Yunus Nadi Ödülü ("Türk Sosyalizmi" başlıklı makalesiyle) 1979 Türk Hukuk Kurumu Yılın Hukukçusu Ödülü 1979 Çağdaş Gazeteciler Derneği Yılın Gazetecisi Ödülü 1980 & 1987 Sedat Simavi Vakfı Kitle Haberleşme ve Gazetecilik Ödülü 1980, 1982 & 1992 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (inceleme dalında) 1983 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (röportaj ve seri röportaj dalında) 1984, 1985 & 1987 Nokta Dergisi Yılın Doruktaki Gazetecisi Ödülü 1987 İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Ödülü (güncel yazılar dalında) 1987 Cumhuriyet Gazetesi Örnek Gazeteci Ödülü (Rabıta Olayı dolayısıyla) 1988 Cumhuriyet Gazetesi Bülent Dikmener Haber Ödülü 1993 Nokta Dergisi Doruktakiler Basın Onur Ödülü 1993 Gazeteciler Cemiyeti Basın Özgürlüğü Ödülü
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.