Günümüz gereksiz sorunlar çıkarmaktan kaçınarak, dayanışmak, güç ve eylem birliği etmek günüdür; silâhlanma ve savaş yandaşlarına ve her türden gericiliğe karşı.
Avrupa komünizmi etiketi altında gruplandırılan partilere bütün yanlarıyla baktığımız zaman, onların en belirgin karakteristiğinin faydacılık - pragmatizm - olduğu sonucuna varıyorum.
Solun 40'lı yıllarda örgütlenmesi, 51 yılındaki o ünlü "tevkifat" daha sonraları solun suskunluk dönemi, 27 Mayıs Devrimi ile başlayan yeni dönemde TİP'in kuruluşu, parlamentoya girişi ve daha sonra parti içinde başlayan uyuşmazlıklar;
Türk solunun hızla parçalanması, bölünmesi, birbirlerine düşman oluşumlar haline gelmesi, 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde solun karşılaştığı baskılar ve bu dönemlerden sonra beliren yol ayrımları yeterince incelenmedi.
Bağımsızlık bir kişilik sorunudur. Kişi kendi aklı ile düşünemezse, kişi akıl yerine dogmalarla düşünmeye alışmışsa, dünyada olup bitenleri nasıl anlar, nasıl kavrar?
"Yobazlık" ve "bağnazlık" bir çeşit değil ki... Bin çeşit!
Ya "PAN Organizasyon Limited Şirketi?" Bu şirket de "Milliyetçi Öğretmenler Derneği Konfederasyonu" Genel Başkanı Selâhattin Arıkan'ın oğlu tarafından kurulmamış mıydı?
Peki ne yapardı bu şirket?
Sovyetler'den kitap getirip satardı.
Lenin'in ünlü 45 ciltlik "Seçilmiş Eserler"i başta olmak üzere, Marksizm'in, Leninizm'in ne kadar klâsik kitabı varsa, bu kitapların hepsi "PAN Organizasyon" tarafından Türkiye'ye getirilip satılırdı.
Baba Arıkan bir "milliyetçi" kuruluş başkanı olarak sorardı:
- Kim sokuyor bu Marksist yayınları Türkiye'ye?
Oğlu.