You can find Most Liked Birey Nedir? books, most liked Birey Nedir? quotes and quotes, most liked Birey Nedir? authors, most liked Birey Nedir? reviews and reviews on 1000Kitap.
Kısacası, değişmez bir insan doğası yoktur; insan kendi doğasının yapıtasarcısı(mimarı) olan tek canlıdır. İnsan doğası, daima, biz onu nasıl yaparsak öyle olur ve olacaktır.
Tinin bilinç dışında kalan bölümünün, bütünüyle eşeysel(cinsel) doyum ve saldırganlık dürtülerinin egemenliği altında olduğu görüşü ise düpedüz yanlıştır. Tinçözüm deviminde(hareketinde )Freud'dan hemen sonra gelen düşünürler bile bu
görüşü reddetmişlerdir. Alfred Adler, insan davranışının baş belirleyicisinin, aşağılık duygusunu yenmek için geliştirilen
üstünlük arayışı olduğunu; Carl Jung ise, bireysel bilinçaltının yanında bütün insanlarda ortak olan kapsayıcı bir bilinçaltının belirleyici olduğunu savunmuştur. Erik Erikson, esas belirleyici olanın, eşeysel dürtüler değil, benliğin kimlik arayışı olduğu görüşündedir. Karen Horney, bilinçaltının, eşeysel doyumsuzluklardan çok, çocukta kaygı yaratan her türlü sorunlu ilişkiden kaynaklanabilecek bunaltıların etkisiyle biçimlendiğini; Harry Stack Sullivan da, esas sorunun, yüz yüze ilişkilerde duygusal sıcaklık eksikliği olduğunu savunmuştur. Kısacası, Freud'çular bile, Freud'un, insan tinini her şeyden çok eşeysel duyguların ve saldırganlık dürtülerinin kölesi olarak gören görüşünü reddetmişlerdir. Burada savunulan tarihsel özdekçi görüşe göre de, insan tininin esas belirleyicisi yüz yüze ilişkilerdir; bunları bi-
çimlendiren de ekindir (kültürdür). Öte yandan, bilinçdışında, tinsel sorun kaynağı olabilecek duygu-düşüncelerin barındığı
doğru olmakla birlikte, bilinçdışının, esas olarak, ekin kaynaklı bireysel alışkanlıkları kapsadığı unutulmamalıdır
gerçekte, hiç bir bilişsel yanı olmayan katıksız bir duygulanım olamayacağı gibi, hiçbir duygulanım tanımayan katıksız bir düşünme de olamaz. Insan tininin kurucu özelliği, birbirinden asla koparlamayacak bir duygu-düşünce kaynaşıklığına dayanmasıdır. Bu bileşimde, durumuna göre, duygu öğesi ya da düşünce öğesi çok baskın olabilir. Yine de, öteki öğe her zaman vardır. Bu demektir ki, duygu öğesi nasıl Ayırdına Varma/Kavrayamama duygutüründe her zaman yer alıyorsa, düşünce öğesi de, geriye kalan beş duygutürde vazgeçilemez bir yer tutar.
Erkesizliğin esas kaynağı, tinseldir. Yaşantısı süreci içinde duygutürlerini elverişli bir biçimde yaşayamayan bir tin, dizgesel (sistematik) tıkanıklıklar biriktirir. Bu durumdaki bir tin, erkesinin çoğunu bu tıkanıklıkların üstesinden gelmek için harcar. O zaman da, sağlıklı bir erke yenilemesi (boşaltma-doldurma) için kaçınılmaz olan yüz yüze ilişkilerden yeterince beslenemez. Erkesizlik, bezginlik, bıkkınlık, çökkünlük, yinsel erkenin eksikliğinden çok, yüz yüze ilişkilerin yetersizliğinden ya da elverişsizliğinden kaynaklanır. En dirimsel (biyolojik) öğe olarak görünen bireysel erkenin, kaynağı da, düzeyi de, toplumsal ilişkilere bağlıdır.