Pirandello, varlığını sorgulayan bir adamı anlatıyor Biz kimiz? Başkalarının gördüğü, asıl bizden ne kadar uzak? Ya da kaç tana farklı kişiliğimiz var? Bunları sorgulatıyor okura.
Vitangelo Moscarda, bir gün aynanın karşısında yüzüne bakarken karısının "Burnunun hangi tarafa doğru yamuk olduğuna mı bakıyorsun?" demesiyle irkiliyor. Çünkü o güne kadar burnunun yamuk olduğunu, daha doğrusu hafif bir şekilde sağa eğimli olduğunu fark etmemiş. Dünyası başına yıkılıyor tabii. Daha sonra başlıyor düşünmeye. Düşünmek ki, ne düşünmek... Buna düşünmek demek çok yetersiz, düşünmekten deliriyor desek daha doğru olur. Kendisinden başlayarak ismini, babasını, karısını, mesleğini, kısacası tüm yaşamını acımasızca sorgulamaya başlıyor. Var olup olmadığını, kendi varlığı ile insanların ona atfettikleri varlığın aynı kişi olup olmadığını, karısını öpen kişinin kendisi mi yoksa kendi görüntüsündeki bir yabancı mı olduğunu düşünüyor. Daha sonra kendisini biz okurlara karşı haklı çıkarmak için bir takım deneylerin içerisine giriyor. Kitap böylece tahmin edilen sona doğru adeta "freni patlamış kamyon" gibi sürükleniyor.