"Beni en çok şaşırtan şeyi bilmek ister misin?" diye fısıldadım. "Olaydan sonra hâlâ yataktan kalkabildiğimi fark etmiş olmam. Sevdiğin birini kaybetmenin acısı aslında seni öldürmüyor. Öyle olması gerekirmiş gibi hissettiğin hâlde. Hâlâ konuşup yemek yiyebiliyor, hatta bazen gülecek bir şeyler bile bulabiliyorum. Onu her gün özlüyorum ama saatlerce unuttuğum da oluyor. Bu nasıl oluyor? Neden oluyor?"
"¿Todo bien?"
"Gayet iyiyim. Ya sen?"
Sorumu duymazdan geldi. "Susadın mı?"
Gözlerimi kıstım. "Şu an değil."
"Aç mısın?"
"Yiyip geldim.
"Acayip sıcak, öyle değil mi?"
"Kesinlikle öyle."
Arturo, gözlerini patronuna çevirdi. "Bütün kibar cümlelerim tükendi. Başka bir cümle daha var mıydı?"