6 kardeş, ilginç bir aile... Hepsi birbirinden farklı 6 çocuk ve anne babasının hayatına bakıyoruz Birlikte Yaşamanın Yolları’nda.
Doktora yapan Berenice, Leonard, Aurore, senfoni besteleyen Jeremie, 13 yaşında sınıf atlayarak liseye giden Simone ve kendisini hepsinden farklı gören Isadore. Biz tüm olayları Isadore’un gözünden görüyor, onun hissettiklerini hissediyoruz.
Isadore ailenin en küçüğü olmasına rağmen sanki tüm aile birilerini birbirine bağlayan bir parça gibi. Çünkü kitaplardan kafalarını kaldırıp gerçek hayatı deneyimlemekten uzak duran kişiler hepsi. Yani aslında hepsi çok bilgili ama iletişim kurmaktan, bağ oluşturmaktan, deneyimlemekten bir o kadar uzaklar. Tüm bu duygu yoksunluğu içinde Isadore kendi yerini, hayatı sorguluyor. Büyümek için alan arıyor sanki.
Bir yandan abi, ablalarıyla yaptığı konuşmalar bir yandan da arkadaşlık ilişkilerinde onun çelişkilerini, kaygılarını,hüznünü, mutluluğunu görüyoruz. Isadore o kadar iyi bir gözlemci ki her zaman kimin neye ihtiyaç duyduğunu fark ediyor ve onun yanında yer alıyor.
Bir anda,neredeyse hiç tanımadıkları, babalarının ölümüyle hayatlarının nasıl şekillendiğini görüyoruz. Basit bir masa sohbetinde ölümü karşılamaları ve hiçbir tepki vermeden hayatlarına devam etmelerini... Normal olanın bu olduğu kabul edilen evde Isadore’un babanın gidişinden etkilenişini hiçbir yere sığdıramayışı... Kendini garip olarak tanımlaması... Annenin duygusal açıdan hiçbir destek veremiyor oluşu...
O kadar samimi ve gerçek bir anlatım ki yazarın kurguladığı hikaye de dili de beni çok etkiledi. Sizleri de etkileyeceğine eminim