Lafazanlığa gelince, kimse onun eline su dökemezdi. Dil konusunda şaşılası bir maharete sahipti. Şimdi buradan alınıp, haritada yerini dahi bulamayacağı bir ülkeye bırakılsa, sırf etrafındakilerin ne konuştuğunu anlamak ve onlara laf yetiştirebilmek için tez zamanda sular seller gibi öğrenebilirdi oranın dilini.
Sevdiğimiz insanın bizi hırpalanmasına, hem de her seferinde aynı şekilde hırpalanmasına, ancak ve ancak, başka türlü davranmasının elinde olmadığına inanmakta inat ettiğimiz ölçüde ve müddetçe katlanabiliriz.
—Ne olmuş yani? Çocuklar aşık olamaz mı? Valla ben o yaşlarda sırılsıklam aşık olduğumu biliyorum. Yoksa sen çocukken kimseye aşık olmamış mıydın?
—Olmuştum olmasına da, kayda değer bir hatıra olarak kalmamış aklımda.