Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Bitkilerin En Güzel Tarihi

Marcel Mazoyer

Bitkilerin En Güzel Tarihi Sözleri ve Alıntıları

Bitkilerin En Güzel Tarihi sözleri ve alıntılarını, Bitkilerin En Güzel Tarihi kitap alıntılarını, Bitkilerin En Güzel Tarihi en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan elinin değme­diği her toprak parçasını doğanın nasıl hızla kapladığını, buğdaygillerin en ince yarıklara nasıl sızdığını, betonu çatlat­tığını görmekten daha hoş ne olabilir?
Sayfa 12
Okuyoruz burayı hadi bakam
Yılda ne kadar tahıl üretildiği aşağı yukarı biliniyor: 2 milyon ton. İlginç bir rakam: Gezegende yaşayan insan başına 330 kilo. Oysa kişi başına 200 kilonun herkesi doyurmaya yeteceğini biliyoruz. Bu hesaba göre dünya üretimi 6 milyar insanı beslemek için yetiyor da artıyor olmalıydı. Açıklaması şu: Bu tahılların büyük bir bölümü gelişmiş ülkelerde ve gelişmekte olan ülkelerin refaha ulaşmış yerlerinde hayvan yemi olarak tüketiliyor. Gelişmiş ülkelerde ihraç edilmeyen tahılın %61'i inek, domuz ve piliçlerin beslenmesinde, %16'sı insan gıdası olarak kullanılıyor. Gelişmekte olan ülkelerde insanların tüketimine giden oran %72! Buradan da anlaşılıyor ki, bugün Üçüncü Dünya'da çoğunu yoksul köylülerle işsiz çiftçilerin oluşturduğu 800 milyon insanı vuran açlık, dünyada yeterince tahıl üretilmemesiyle ilgili teknik bir sorun değil, sosyal ve siyasal bir sorun.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Ağaçları katledip bereket için dua eden üstün zekalılar
Bitki suyun yalnızca %1'ini şeker üretmekte kullanır. Kaybolan miktar çok büyüktür. Ağaçlar atmosfere çok büyük miktarlarda su gönderen kocaman su tanklarıdır. İşte bu nedenle büyük ormanların üzeri genellikle bulutlu olur. Zaten ormanlık bölgeler ötekilere oranla daha yağışlıdır.
Domatesin tuhaf bir yazgısı vardır. 1544'te Mathiolus adında birisinin yazıları sayesinde Avrupa'da tanındığını biliyoruz. Mathiolus afrodizyak olarak ünlenen adamotuyla domates arasında ortak noktalar olduğunu düşünüyordu. Bunun üzerine domatese "aşk elması" dendi, daha sonra adı "altın elma"ya çevrildi (bugün İtalyanca domatese hala pomodoro denir).
Sayfa 110Kitabı okudu
soyumuz mavi yosuna dayanıyor arkadaşlar yayalım
- Ne zaman bir bahçede bir mavi yosun yığını gör­sem, yaşamın kökenini görmüş oluyorum. - Üstelik hepimiz mavi yosunların soyundan geliyoruz! Ya da , daha doğrusu ötekilere benzeyen, ancak mutasyona uğ­ramış, ötekilerden farklılaşmış bir mavi yosundan ... - Çok büyük bir olasılıkla öyle.
Sayfa 21
İnsan evrim deyince ilerlemeyi, sürekli iyiye doğru gidişi anlıyor; oysa bazı canlı formları hemen hemen hiç değişmeden de pekâlâ yollarını sürdürebiliyorlar. Bu mikroplar da böyledirler, üç buçuk milyar önce nasılsalar, hâlâ öyleler.
Reklam
Ama nası güzel yaaaa
Bazı tohumların uzun yıllar boyunca yaşama yeteneklerini koruyabildikleri olağanüstü durumlar da vardır. Soğuk turba bataklıklarında, 1000 yıl bekledikten sonra filizlenmiş lotus tohumları bulundu! Japonya'da kesin tarihi saptanabilen jeolojik tabakalarda 2000 yıl gecikmeyle filizlenmiş manolya tohumlarına rastlandı. Ama rekor yahudibaklası tohumlarında; bunlar çok kısa süre önce ele geçirildi ve “Karbon 14" yöntemiyle yaşları saptandı: 10.000 yaşındayken filizlenmişler! Bu da tarımı bulan neolitik insanlarının bunları üreten çiçekleri gördükleri anlamına geliyor...
Fatmagül'ün suçu ne
Gülden ilaç, kozmetik, gülyağı elde etmek için de yararlanıldı. Hatta mutfakta bile kullanılıyordu. Ama Hıristiyanlığın ortaya çıkmasından itibaren gülün şeytana özgü bir çiçek olarak kabul edildiği doğru; çünkü ahlaksızlığın, şenliklerin, erotizmin çiçeğiydi o. Orta çağın başında, Hıristiyan Batı'da gül yetiştiriciliği gerilediyse de, bu durum çok uzun sürmedi.
Sayfa 127Kitabı okudu
İstatistiklere göre gelişmekte olan ülkelerde yılda 150.000 kilometrekare orman yok oluyor; bu da İsviçre'nin yüzölçümünün 3 katı demek!
özgür ruh kimseye ihtiyacı yok
Bazı bitkiler serüvene atılmak için bahçıvanlara ihtiyaç duymadılar. Örneğin hindistancevizi çok rahat yayılır. Asya'nın güneydoğusundan yola çıkmış, gezegenin bütün tropikal kıyılarını yardımsız ele geçirmiştir. Hindistancevizi ağacı kumsal ağacıdır. Cevizler yere düşer, suya yuvarlanır, akıntılara kapılır ve 3000 metre ötede bir başka kumsalda filizlenir...
Sayfa 112Kitabı okudu
Reklam
ben tanıyom böyle bi güruh
Her zaman şu varsayımı hesaba katmak gerek: Anlayamadığımız bir evrim, yalnızca geriye doğru işleyen bir evrim olabilir.
Sığ yerleriyle, günde iki kez su altında kalıp tekrar ortaya çıkmasını sağlayan gelgitleriyle kıyı şeridi deniz ve kara yaşamları arasında bir geçiş noktasıdır. İşte bu alanda yosunlar arasında farklılaşma gerçekleşti.
Aynı hatayı üst üste yinelemek böceklerle insanların ortak özelliği...
Doğa ile olan savaşımızı kazandığımızda yenildiğimizi anlayacağız.
Botanikçiyle tarımcı, yaşlı çöl gezginiyle bir araya gelip kitaplar , fosiller , kemikler ,tuhaf taşlar ve son yolculuktan getirilmiş kuru bitkiler arasında gelecekten söz ettiler. Kentleşme ve çölleşme , türlerin yok olması ve genetik özelliklerin değiştirilmesi penceresinden bakıldığında , bitkiler aleminin geleceği insana karanlık gözükebilir.Ama doğanın yaşam kaynakları var. İyi ki var , çünkü bitkilerin yaşamı bizimde yaşamımızdır.
Bazen bir bitkinin bir çeşidi biraz soysuzlaşır. Dayanıklık, renk, tatla ilgili bazı özelliklerini yitirir. Eskiden köylüler böyle bitkileri yakın bir bitki çeşidiyle birleştirir, böyle bazı özelliklerini yeniden kazanmasını sağlardı. Ama günümüzde, bütün yerel çeşitler bir kenara bırakılmış durumdadır. Her şey öyle hızlı gelişti ki, yok olan türlerden örnekler alacak, özelliklerini tespit edip korumaya alacak zamanı bile zor bulduk... Üstelik her ülkenin, artık ekilmeyen bitkileri korumak için alanlar ayıracak olanağı da yok. Kültür bitkilerinin genetik mirasını yoksullaştırdık, ve bir gün bunun acısını çekeceğiz.
Sayfa 102Kitabı okudu
331 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.