Bu metin Azerice dilinden otomatik olarak çevirilmiştir. Orjinali Göster
Öncelikle şunu belirteyim ki bu kitap Agatha Christie'nin okuduğum ilk kitabıydı. Ve 100. sayfaya kadar bunun bir polisiye hikayesi olduğunu sanıyordum.) Kitabın arkasında "dedektif olmayan" kelimesini okumamıştım. Neyse kitap hakkındaki düşüncelerime geçeyim.
Kitap beni hem kızdırdı, hem sevindirdi, hem ağlattı, hem de biraz güldürdü. Kitabın başı bana bir şekilde kendimi hatırlattı. Kendimi hiç tutamadım ve sanki ağlayarak kitap okumayı alışkanlık haline getirmiştim. Duygularımın ana karaktere olan yakınlığı beni biraz rahatlattı ama bir o kadar da dehşet vericiydi.
Bu kitap, doğumundan sonuna kadar hayatın tüm gerçekleriyle tüm çıplaklığıyla yüzleşmek için yazılmış gibi görünüyor. Her ne kadar bazı kısımları geleceğe dair düşündürse de kitap genel olarak beni çok korkuttu. Aile, arkadaşlar, tanıdıklar, aşk, gençlik, yaşlılık ve en önemlisi erkeklerle ilgili kısım bana katı bir gerçeklik gibi geldi ve bunları kabullenmek bence çok acı verici.
Kitabın sonunda kendimi yorgun ve bir şeylerin altında hissettim. Belki bir gün kitap doğru seçimi yapmama yardımcı olur ama ben Celia gibi hissediyorum ve bunun asla değişeceğini düşünmüyorum :)