Batılı devletlerin Kürtleri politik araç olarak kullanmaları, Musul’un Türkiye’den koparılmasından sonra da sürdü. 2.Dünya Savaşı’na dek Türkiye, Kuzey Irak ve İran’da ard arda meydana gelen hemen tüm Kürt ayaklanmalarında, Batılıların ilgi ve desteği vardı. İngilizler daha o günlerde 300 kilometrelik boru hattı döşemiş, bir milyon litrenin üzerindeki petrolü hergün Basra Körfezi’ne akıtıyordu.7 Bu zenginliğin ne pahasına olursa olsun elde tutulması gerekiyordu. Bunun için Türkiye’de güçlü bir ulusal devlet istemiyor ve manda yönetimiyle kendisine bağladığı Irak, Suriye ve Lübnan’da, Arap milliyetçiliğinin gelişmesini önlemeğe çalışıyordu. Bölgedeki çıkarları için, aşiret ve tarikat yapıları içinde, son derece geri bir yaşam süren yöre halkını kullanmak onlara kolay geliyordu. Kuzey Irak ve Güneydoğu Anadolu’yu kapsayan bir Kürt Devletini Sevr’de kabul ettirmiş ancak Türk devrimcileri bu oyunu, üstelik Anadolu’da yaşayan Kürtleri de yanlarına alarak Lozan’da bozmuştu.