Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita Sözleri ve Alıntıları
Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita sözleri ve alıntılarını, Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita kitap alıntılarını, Biz Burada Devrim Yapıyoruz Sinyorita en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çünkü bu ülke, evde bulgur kaynatırken dolar kuru kovalayan adamlardan, televizyonda yaratılan mafya tiplerine benzemeye çalışan genç çocuklardan, işyerlerinde, koydukları seccadelerle vicdanlı olduğunu gösterip kurnaz tüccarlık yapan "Müslüman işadamlarından", ülkesini sevdiğini söyleyip genç çocukların üzerine çullanan milliyetçilerden, kadınlarını çok sevdiğini söyleyip öldüren adamlardan ibaret değildir. Bütün bu boz bulanık kalabalık içinde bir şeyin uykuya yatmış olması, uyandırılmayı bekliyor olması gerekir.
Bu ülkede hepimiz hikayelerin kötü bitmesine alıştık ve iyi biten hikayeler bize artık sadece masalları hatırlatıyordu. Yapabileceklerimizi, yapılabilecekleri değil.
İnsan nasıl sevmeli ülkesini?
Düğünlerde sıkılan kurşunlarla çocuklar öldüğünde mesela. Bir grup insan toplanıp üç-beş genci düşüncelerini açıkladıkları için linç etmeye kalktığında...
Gecekondu yıkımlarında yoksul bir adam, çocuğunu pencereden tek kolundan sarkıttığında...
Yalınayak gezen çocukları hastayken, kapıcı gidip kendine son model bir cep telefonu aldığında...
Kızlarını sokağa çıktığı için kafasına kurşun sıkarak öldüren babalar, erkek kardeşler, taşra şehirlerinin hemen dışındaki otellerde başkalarının kızlarıyla para verip seviştiğinde...
Bir öğretmen öğrencisini döverek öldürdüğünde. Bilmedikleri bir dilde ezberledikleri dualarla adamlar, yaktıklarında çocukları...
Askerler, cezaevlerinde açlık grevi yapan kendi yaşlarındaki gençleri yakmaya, yıkmaya gönderildiklerinde ve yanık kızlar kameralara bağırdığında ertesi gün kimsenin sesi çıkmadığında.
Kadınlar sokaklarda sezonu açılmış av hayvanları gibi ürkek yürüdüklerinde, tecavüze uğradıklarında, katledildiklerinde.. Entelektüel görünümlü bir çift şehrin en havalı cafe'sinde kahvaltı ederken küçücük çocuklarını pataklayıp sonra kahvaltıya sessizce devam ettiğinde...
Uzak Anadolu şehirlerinde, bir tüccar daha fazla para kazanacak diye çürük yapılıp depremde yıkılan yatılı okullarda çocuklar bir gecede onlarca sayıyla öldüğünde...
Bir cümleyi doğru kurmaktan aciz olacak kadar dilini bilmeyen cahiller söylediğiniz sözlerden dolayı sizi vatan haini olmakla suçlayıp ardından ölüm tehditleri savurduğunda.
İnsan nasıl sevmeli ülkesini, o ülkeyi sevmek zorlaştığında?..
"Aslına bakarsanız toplumsal hayat şu anda devletten daha erkek Egemen. 'Karı gibi gülmek', 'karı gibi ağlamak' gibi sözler var mesela. Bilmiyorum sizin ülkenizde var mı böyle şeyler? "
Düğünlerde sıkılan kurşunlarla çocuklar öldüğünde mesela...
Bir grup insan toplanıp üç-beş genci düşüncelerini açıkladıkları için linç etmeye kalktığında...
...
Kızlarını sokağa çıktığı için kafasına kurşun sıkarak öldüren babalar, erkek kardeşler, taşra şehirlerinin hemen dışındaki otellerde başkalarının kızlarıyla para verip seviştiğinde...
...
Kadınlar sokaklarda sezonu açılmış av hayvanları gibi ürkek yürüdüklerinde, tecavüze uğradıklarında, katlediklerinde...
...
Bir cümleyi doğru kurmaktan aciz olacak kadar dilini bilmeyen cahiller söylediğiniz sözlerden dolayı sizi vatan haini olmakla suçlayıp ardından ölüm tehditleri savurduğunda...
"Sonunda ekranda kolları ve bacakları olmayan bir çocuk göreceksiniz. Zenginlerin bombalarıyla yok edilmiş bir çocuk çıkıp o zenginlerden takma kol ve bacak alacak."
Kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış insanlar en yakınlarındakine saldırabilir oysa. İnsanlar bu yüzden haksızlığı değil birbirlerini tüketiyor şimdi bu topraklarda.
Ne diyor krallar?
Bir kıtanın bütün güzel, küçük kızlarını alıp para karşılığı tecavüze uğramaları için gemilere bindirip başka memleketlere göndereceğiz!
Geri kalan erkeklere birbirlerini öldürmeleri için eski masalları hatırlatacağız. "Kimlik" ve "inanç" diye iki karışmış yumağı önlerine atacağız ve onlar bu yumakların
‘Bu otelin kapısından girip üzerlerine bu üniformaları geçirmeden önce bu insanlar hangi evlerden çıkıp geliyorlar? Şehrin hangi mahallesinden? Dünyanın hiç bir otelinde anlayamazsınız bunu, o üniformalı insanların bu otel dışında nasıl ve nerede yaşadıklarını. Çünkü yoksullar, zenginlerle karşılaşmadan önce kılık değiştirirler. Zenginlere hizmet etmek üzere girdikleri mekanlarda yoksullara giydirilen üniformalar, insanlar arasındaki eşitsizliği estetize ederken yoksulluğun “kirini” örter’