Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri

Fuad Köprülü

Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri Sözleri ve Alıntıları

Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri sözleri ve alıntılarını, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri kitap alıntılarını, Bizans Müesseselerinin Osmanlı Müesseselerine Tesiri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli müesseseleri üzerinde, mesela saray teşrifatında, idare teşkilatında Bizans’ın büyük tesirleri olduğu, tarihçiler tarafından mütafere gibi kabul olunmuştur.
Selçukluların askerî mukataalar ihdas etmeleri, hanedanın başlıca dayanağı olan Türk unsuruna mensup kütleleri yabancı sahalara yerleştirme, onlara hem toprak verme hem de lüzumunda askerî bir kuvvet olarak faydalanma fikrinden doğmuştur.
Sayfa 96 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Reklam
Bir medeniyet bir defa teşekkül ettikten ve bütün teferruatlarıyla kuvvetli bir sistem halini aldıktan sonra, kendi kıymet ve kuvveti hakkındaki şuurunu da kazanır; o vakit haricî hûluller daha azlaşır ve daha müşkilleşir.
Sayfa 193 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Meşhur Sırp alimi Tsivitch, Makedonya'nın Bulgar değil Sırp olduğunu ispat için yazdığı müdafaanamede , Makedonya'da Bulgar maddi medeniyetine ait hiçbir eser olmadığını kaydetmişti. Buna karşı bir Bulgar alimi diyor ki: 'Eğer maziden kalan abidelerin miktarından siyasi neticeler çıkarılmak isteniyorsa, Makedonya'daki Türk abidelerinin diğerlerine üstün olduğu muhakkaktır
Sayfa 172Kitabı okudu
Fatih'in sarayının gösterişten uzak oluşu
III. Murad'ın sarayıyla Fatih'in sarayını, hatta sathi surette mukayese edecek olursak, Fatih'in sarayının XVI. yüzyıldaki bir vezir dairesinden daha ihtişamsız kaldığını görürüz. Solakzade, Osmanlı padişahlarının önce 914 senesinde yani II. Beyazid devrinde altın ve gümüş kaplar içinde yemek yemeye başladıklarını kaydeder.
Sayfa 152 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Tesettürün Bizans'tan alınması hakkında
Rum alim Ph. Kukules emumiyetle Türklere isnat edilen çeşitli adetlerin ve mesela tesettür meselesinin Türklere Bizans'tan geçtiğini iddia etmektedir ki ondan evvel de ileri sürülmüş olan bu görüşte herhalde bir hakikat hissesi olduğunu söyleyebiliriz. Ziya Gökalp, Yeni Mecmua'nın 14. ila 17. numaralarında çıkan "Aile Ahlâkı" adlı makaleler silsilesinde, umumiyetle İslamiyet tesettür usulünün girmesinde Bizans ve İran tesiri olduğunu söylemektedir. Her halde bu mesele de ayrıca tetkike muhtaçtır ve Kukules'in üstünkörü makalesi meseleyi lüzumu kadar aydınlatmış değildir.
Sayfa 165 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Reklam
Osmanlı devleti, Anadolu Selçukluları saltanatının idari ananelerine vâris olmuş, kısmen İlhanlılar ve Memluklerin tesiri altında kalmış bir Türk-İslam saltanatıdır.
Sayfa 171Kitabı okudu
Hilal'in, İslam'dan önce Sasaniler'de kullanılması
Hilal(mahçe), Sasaniler zamanında İran'da bir timsal olarak kullanıldığı gibi; İran, İslam hâkimiyeti altına geçtikten sonra da o sahada devam etti.
Sayfa 135 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Türk istilası esnasında Anadolu'da bulunan Ulahlar, Slavlar, Suriyeliler ve bilhassa Ermeniler, Bizans aleyhine Türklerle birleşiyorlardı. ...Ortodoks tazyikinden ve Bizans idaresinden nefret eden Ermenilerin, din hürriyetine riayet eden Türk hakimiyetini memnuniyetle karşılamaları gayet tabiiydi.
Sayfa 97 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Pek mahdut bazı şeylerde, mesela Osmanlı denizciliğinin inkişafında, alay ve efendi kelimeleri gibi bir iki noktada Bizans tesiri görünüyor; fakat bu tesirler de İstanbul'un fethinden çok önce, hatta Anadolu Selçuklu zamanında vukua gelmiş ve Osmanlılara belki de onlardan intikal etmiştir.
Sayfa 170 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Reklam
Türkçe'den Arapça'ya geçen 'Tavaşî' kelimesi hakkında
Makrizî'nin verdiği malumata göre tavâşî kelimesinin eski şekli tabûşî olup, Türkçeden alınmadır. Türkçeden Arapçaya geçen kelimelerde "c=ş" ve "p=b" değişikliğine daima tesadüf edildiği için "tabuşî"nin tapucı olduğu kolaylıkla anlaşılıyor. Bu kelimenin daha eski şekli tapugcı'dır, ki eski türkçede "memur, hizmetçi" demektir.
Sayfa 72 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Bağdat'ın Tuğrul Bey tarafından fethinden, yani Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun kuruluşundan sonradır ki, Fâtımi devleti müstesna olarak, hemen bütün İslam dünyasının Türk hegemonyası altına düştüğünü görüyoruz. .. Tuğrul Bey ile kufretli halefleri, Abbasi halifesini kendi nüfuzları altında ve kendisine ayırdıkları gelirle yaşayan "ruhani bir reis" mahiyetinde bırakarak, bütün cismani nüfuzu, yani imparatorluğun nüfuz ve salahiyetini tamamen alıyor;..
Sayfa 130 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Yüzyıllarca süren bir hayata malik kuvvetli Bizans medeniyetinin, o imparatorluğun yerine geçen Osmanlıların medeniyeti üzerinde müessir olmamasına imkan yoktur. Her iki devirdeki iktisadi hayat, şehir hayatı, umumi ve hususi hayattaki birçok adet, bazı halk itikatları, hatta birtakım idari müesseseler dikkatle mukayese edilecek olursa, birtakım göze çarpar benzerliklerin, iktibasların meydana çıkacağı şüphesiz sayılabilir. Fakat bütün bu gibi tetkiklerde, bilhassa bahis mevzumuz olan "müesseselerin iktibas ve taklidi" gibi ince ve pek muğlak meselelerde, tarihi usulün bütün icaplarına -eldeki vesikaların verdiği imkan nispetinde- uymak zaruridir.
İslamiyetten evvelki devrin birçok kalıntısı da Türkler arasında gayet tabii yaşayacaktı; bunlar bazen İslami bir cila altında eski mahiyetini korudular; bazen eski şekilleri korumakla birlikte yeni bir mahiyet kazanmaya başladılar.
Sayfa 35 - Alfa YayıneviKitabı okudu
Nizamülmülk'ün Türkmenler hakkında görüşleri (Siyasetname, XXVI. Bahis)
Türkmenler her ne kadar devlete birtakım güçlükler çıkarmışlarsa da, yine Selçuklu sülalesinin teveccühüne layıktırlar. Çünkü bu devletin ilk kuruluşunda çok hizmetleri olmuş ve bu uğurda birçok meşşakate katlanmışlardır. Bundan başkai hükümdar ailesine akrabalık bağlarıyla da bağlıdırlar...
Sayfa 118 - Alfa YayıneviKitabı okudu
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.