Daha geniş anlamda, atalara borcumuzu asla ödeyemeyeceğimiz,
hiçbir kurbanın (ilk doğan çocuğumuzu kurban etmemizin bile) bizi
gerçekten borçtan kurtaramayacağı gibi içimizi ürperten bir duygu geliştiririz.
Atalarımızdan korkarız, toplum daha sağlam ve daha güçlü hale
gelir, daha da güçlüymüş gibi görünür, en sonunda "atalar zorunlu olarak
tanrıya dönüşür."Topluluklar büyüyerek krallıklar, krallıklar evrensel imparatorlar
haline geldikçe, tanrılar da daha evrensel olmaya başlar, daha
büyük, daha kozmik bir havaya bürünür; gökleri idare eder, yıldırımlar savurur
- Hıristiyanlığın tanrısında zirveye çıkar, en yüce tanrı olarak tabii
"yeryüzüne en büyük borç duygusunu husule getirir." Atamız Adem bile
artık bir alacaklı olarak tasvir edilmez, aksine bir günahkar ve ilk günahın
yükünü bize devreden bir borçludur: