Borges'in Kaplanları

Demir Özlü
Hiçbir düşünce, belli bir gereksinim olmasa yaygınlaşamaz, gelip de başkalarını etkileyemez.
Reklam
Türkiye kendi çocuklarına onulmaz acılar çektirmiştir.
Gerçekten, bütün koklerimle yabancı olduğum bir ülkede ne işim var benim?
Ne yazık ki, yaşadığımız dönem içinde, birçok Türk aydını için temel düşünceler değil, yaftalar önemlidir. Bu tür aydın, içinde yaşadığı gerçeklerle gerçekçi bir bağ kurmak istememektedir. Tipik bir örnek vermek isterim. Nedim Gürsel’in hikâye kitabı şöyle biter: “Sonsöz Yerine: Sınıflı toplumların tarihi tarih öncesi sayılmalıdır.”, Karl Marx.” Sınıflı toplumların tarihe karışmasını dileyen genç yazar, tarih öncesinin hiç sona ermeyeceğini öne süren yapısalcılığın terminolojisini kullanabilir ardından.
Sayfa 233 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Levi-Strauss tarihi, öteki mitler arasında bir mit olarak görür; böylece de tarihi oluşan bir süreç olarak değil, “insanlığın belleği” olarak ele alır. -Yapısalcılık Eleştirileri-
Sayfa 231 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
1. Tarihi yapan kitlelerdir; 2. Sınıf mücadelesi tarihin motorudur; 3. Tarih öznesiz bir süreçtir. -Yapısalcılık Eleştirileri-
Sayfa 229 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Ama her toplum, kendi toplumsal yapısına uygunluk gösteren yığınla yarı-düşünür ya da sözde-düşünür de yetiştirir. -Yapısalcılık Eleştirileri-
Sayfa 228 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
“… çünkü roman toplumsal yaşamın gelişmiş olduğu, önce kadın ve erkeğin bir arada yaşadığı topluluğun ürünüdür. Yoksa romanda geçen olaylar iki tarafa ayrılmış ve birbirini toplumsal alanda göremeyen kadın ve erkek gruplarının hayatından roman çıkması mümkün değildir.” -Denizin Çağırışı Üzerine Birkaç Not-
Sayfa 226 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Bugün dahi yeterince anlaşılmamış olan; fakat modern Türkçe yazın dilini kuran Ataç, dil alanında Türkiye düşünce yaşamının Descartes’ıdır kuşkusuz. -Denizin Çağırışı Üzerine Birkaç Not-
Sayfa 224 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Alçakgönüllü, bilgiçlik taslamayan, çalışan ama sessiz kalan insana yer yok Türkiye’de. -Büyük Bir Roman: Denizin Çağırışı-
Sayfa 222 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Roman kahramanı faytonda yalnız kalınca, faytoncu nereye gideceğini sorduğunda istemeden verdiği karşılık şudur: “Boşluğa!” Bu sözcük roman kahramanınca inatla tekrarlanır: “Boşluğa…” Bu ‘hiçlik’ de demektir. Bu Türk romanında, anlatısında “boşluk/hiçlik” sorunsalının ilk ortaya çıkışıdır. “Varlık ve Hiçlik” henüz ünlenmeden. -Büyük Bir Roman: Denizin Çağırışı-
Sayfa 218 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Divan şiiri çevresinde kötü edebiyat tarihçileriyle, kötü edebiyat öğretmenlerinin yaydığı en yanlış kanı bu şiirin Arap ve Fars şiirinin taklidi olduğudur. -Divan Şiiri-
Sayfa 207 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Onun romanlarında, insan suçlu mudur sorunu -insanın doğal yapısının derinliklerinde yatan suçlu olabilme eğilimiyle, varoluşçuluğun çok daha soyut teması dünyada- suçlu -olarak- varolma (varoluş suçu) karmaşası içinde devinir durur. Bütün bu düşünsel sorunları örtense derin bir acı ile merhamettir. -Karamazov Kardeşler-
Sayfa 202 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Resim