BİLGE, DELİ, DELİ BİLGE, BİLGE DELİ. HANGİSİ?
"Birçok şeyi yarım yamalak bilmektense, hiçbir şeyi bilmemek daha iyi! Başkalarının insafına kalmış bir bilge olmaktansa, kendi başına bir deli olmak daha iyi!" (Sayfa 210)
Böyle Söyledi Zerdüşt Friedrich Nietzsche
~KENDİMCE~
Az bilinen ancak çok iyi bir atasözümüz var: "Yarım hekim candan eder, yarım hoca dinden eder." Canı kaybeden ya da dini kaybeden mağdur durumdadır, belki de sorumluluğu yoktur. Ancak yarım hekim ya da yarım hoca mağdur edendir, sorumludur. Yarım hekim ya da yarım hoca olmayı kim ister? Yarım demek eksik demektir; bütünlükten uzak, tamlıktan ıraktır. Yarım bilmek, eksik bilmek hatadır. Başa iş açar, bela getirir. Hele ki bu yarım bilginin farkında olunmazsa! Bu durum hem çevreye hem kişiye zararlıdır. İşte bu yüzden hiç bilmemek daha iyidir fakat tabii ki bilmediğinin de farkında olmak, kabul etmek gerekir.
Bilgisi, bilgeliği kendine yetmeyen, kendini geliştirmeyen; bağımsız, özgün, özgür olmayan; başkalarının kendi hakkındaki sözlerine, davranışlarına, düşüncelerini odaklanan bir bilge olmaktansa; aklını yitirmiş bir kişi olmak daha iyidir. Çünkü bu bilge, edindiği bilginin dersini almamış, özüne yedirememiştir. Böyle bir durumda bilgi, onun için bir yüktür.
Çünkü bilgi demek, bilmek demek; özgürlük demektir, bağımsız düşünce demektir. İşte bu nedenle, eğer eksik bir bilge olunacaksa; kimseyle bağlantısı olmayan, kimseye bağlı olmayan, düzgün düşünemeyen, yani bir nevi düşünce prangalarından sıyrılmış bir deli olmak daha iyidir. Hiç olmazsa özgürlük vardır.