Hesse adeta acıya bakış açımızı değiştirir. Ona göre yalnızlık da karamsarlık getiren bir duygu durumu olmamış, içe yöneliş ve kendi içinde sürdürdüğü bir saltanata dönüşmüştür. Kitabında şöyle bahseder Hesse; “Gerçekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu hatırlatır.” devamında; “İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez. Ne anlamlı bir söz değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil! Evet kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur. “Evet, düşünmek ilerletir, düşünmek eğitir fakat düşünmek sancılı ve ölümcüldür. Hesse’yi de buna yaklaştıran, anlamını yitirmiş bir yaşamı yeni bir anlama kavuşturma arzusu, kendi başınalığı ve beyninde üreyen bu düşünceleriydi.Kendisini de Harry karakteriyle bu şekilde açık etmişti. Hayatında yaşadığı acı deneyimler üzerine; “Hayatımdaki buna benzer sarsıntılardan her biri, sonunda bana yeni bir şey kazandırdı, bunu yadsıyamam; özgürlükten, ustan, derinlikten yana, öte yandan yalnızlıktan, anlaşılmazlıktan, soğukluktan yana bir kazanım.” demişti. Her kazanımın onun üzerinde bedelinin ne denli ağır olduğunu bu sözleriyle aktarıyordu. Hepimiz adına bu böyleydi belkide. Yarattığı karakterde insanların kendisinden bir şeyler bulmasını ümit ediyordu. Öyle bir karakter oluşturdu ki herkesin bir parçasını içinde taşıyordu.