''hep senin etrafındaydım, hep gergin ve hareketliydim; ama sen beni ancak cebinde taşıdığın ve karanlıkta sabırla senin saatlerini sayıp ölçen, yollarında sana duyulmayan nabız atışlarıyla eşlik eden ve senin acele bakışlarının saniyelerin tik taklarının ancak milyonda birinde yöneldiği saatin yayının gerginliğini hissettiğin kadar hissedebiliyordun.''
"Aber wer bist du mir, Du, der du mich niemals, niemals erkennst,
der an mir vorübergeht wie an einem Wasser, der auf mich tritt wie auf einen Stein, der
immer geht und weiter geht und mich läßt in ewigem Warten? "
"Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
... Fakat bu bütün genç kızların, o yumuşak başlılıkla katlanmasını bilenlerin öyküsüdür. Onlar acı çektiklerini asla söylemezler. Kadınlar katlanmak için yaratılmışlardır. Kuşkusuz bu onların kaderidir, onu çok erken öğrenirler ve neredeyse hiç şaşırmazlar, o kadar ki bela çoktandır başlarında olsa bile varlığını kabul etmezler.
...çünkü dünyada hiçbir şey karanlıktan çıkıp gelen bir çocuğun fark edilmeyen sevgisine benzemez, çünkü sevgi hiçbir zaman yetişkin bir kadının arzulayan ama bilinçsizce meydan okuyan aşkı kadar ümitsiz, kendini diğerine hizmet etmeye adayan, boyun eğen, daima pusuda yatan tutkulu bir sevgi değildir.
Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?